Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

Son Martı Metni Cevapları (6. Sınıf Türkçe)

Son Martı metni cevapları ve soruları, Anka Yayınları 6. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 172-173-174-175-176-177-178 (Doğa ve Evren Teması)

Son Martı Metni Cevapları

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 172

DÜŞÜNELİM-TARTIŞALIM

1. Çevre kirliliği ne demektir? Çevre kirliliğinin sonuçları nelerdir?

Cevap: Çevre kirliliği, doğal kaynakların aşırı ve yanlış kullanılması, tahrip edilmesi sonucunda çevrede dengenin olumsuz yönde bozulması ve birtakım sorunların ortaya çıkması; çevresel kirlilik demektir. Çevre kirliliği sonucunda soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz gıdalar kirlenir. Bunun sonucunda insan sağlığı bozulur, pek çok hastalık hatta salgınlar ortaya çıkar. Toplu hayvan ölümleri yaşanabilir.

2. Doğaya zarar vermemek için neler yapmalıyız?

Cevap: Doğaya zarar vermemek için çevremizi kirletmemeliyiz. Ağaçları kesmemeliyiz. Akarsularımızı evsel atıklar ve sanayi atıklarıyla kirletmemeliyiz. Kendimiz bu konularda duyarlı olmalıyız ve duyarlı olmayanları da uyarmalıyız.

3. “İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.” cümlesinin iletisi nedir?

Cevap: Bu cümlenin iletisi, insan tabiattan uzaklaşıp şehir hayatının gürültüsü, koşturmacası içine girdikçe onu insan yapan özellikleri de kaybeder; sürekli bir şeylerle meşgul olduğundan duyarlılığını, duygularını kaybeder ifadesidir.

Metni noktalama işaretlerine dikkat ederek okuyunuz.

SON MARTI

O gün de her gün olduğu gibi iş çıkışından sonra parka gitmiştim. Burası, yaşadığım kentin apartmanlar arasına sıkışmış, küçük bir parkıydı. Kentin kirli bir denizi vardı. Park, mavisini yitirmiş bu denizin yakınlarında bir yerdeydi. Kentin tek akasya ağacı bu parktaydı. Parkta yalnız bu ağaç vardı. İnsanlar ağaçları önemsememeye başlayınca ağaçlar da birer birer hastalandılar. Artık kimse onlara güzel sözler söylemiyordu. Sevilmediklerini ve istenmediklerini düşünmeye başladılar. Unutulmanın acısıyla daha fazla yaşayamadılar. Kurudular ve öldüler.

Akasyanın tozlu yaprakları vardı. Her yeni gelen bahar, dallarını daha geç yeşillendiriyordu. Hep, bir sonraki baharda, onun kurumuş olabileceğini düşünerek korkuyordum. Zayıf ve çelimsizdi. Tek dostu bendim. Her akşamüzeri onu görmeye gidiyor, ona şarkılar söylüyordum. Onu seviyordum ve yaşamasını istiyordum. Eğer o da kurursa bu kentteki çocukların sonsuza değin akasya ağacı göremeyeceğini düşünüyordum. Bu, beni çok korkutuyordu. Söylediğim şarkılarla, onun yalnızlığını ve umutsuzluğunu gidermeye çalışıyordum.
(…)
Birden ardımdan bir ses duydum:
– Ne kadar güzel şarkı söylüyorsun!
Başımı çevirdim ve yaşlı bir martıyla göz göze geldim. Çok şaşırmıştım. Kentte hiç martı kalmadığını sanıyordum.
Emin olmak için:
– Çocukluğumun martılarına benziyorsun! Sanırım sen de bir martısın! dedim. “Evet” anlamında sevgiyle gülümsedi.
Yıllar sonra bir martı görebilmiş olmanın sevinciyle:
– Seni görünce çocukluğumun o güzel günlerini anımsadım. O zamanlar çocukların şarkılarında, oyunlarında kuşlar ve ağaçlar olurdu. Gökyüzüne baktığımızda parıldayan bir güneş görürdük. Ağaçlar ve kuşlar henüz vardı ve bu deniz o zamanlar masmaviydi. Yalnız değildik ve her şey daha güzeldi, dedim.

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 173

Yaşlı martı, gri gökyüzüne bakarak konuştu:
– Ben de o zamanlar, çocukların başları üzerinde uçardım. Kanatlarım, onların rüzgârda uçuşan saçlarına değerdi. Gençtim. Tüylerim parlak, kanatlarım gergin ve diriydi. Güneşin battığı yere kadar uçabilir, kanatlarımı akşamın bulutlarına sürebilirdim. O zamanlar gökyüzü ile deniz arasındaki en mutlu martı bendim. Ama şimdi… Bu denizin tek martısı- yım. Halkım, yıllar önce bu kirletilmiş denizi terk etti.
Okyanusun ötesine, kendilerine yeni sular aramaya gittiler. Ben, onlarla bu uzun yolcuğa çıkmayacak kadar, bu denizi seviyordum. Onun büsbütün yalnız kalmasına dayanamazdım. Binlerinin kalması gerekiyordu ve ben kaldım. İnsanlar, bu denizin sularını kirlettiler. Balık ve yosunların tümü öldü. Şimdi, onunla ilgilenen yalnız ben varım. Günde iki kez, ölgün suların üzerinde, şöyle bir uçuyorum. Uçarken yaşlı gövdemi, bir kez asitli sularına değdiriyorum. Bu kanatlarıma çok acı veriyor. Ama ona hiçbir şey belli etmemeye çalışıyorum. Çünkü bu ona, az da olsa bir yaşama sevinci veriyor. Eğer bundan acı duyduğumu anlarsa bu küçük mutluluğunu da yitirir. İşte benim öyküm bu. Günlerdir bu parka geliyorum ve akasyaya söylediğin o güzel şarkıları dinliyorum. Kim olduğunu, ne iş yaptığını bile bilmiyorum. Ama seni seviyorum. Çünkü bu kocaman kentin tek akasya ağacının yalnız sen farkındasın.
Bu sözler beni çok duygulandırdı:
– Sevgili Martı, dostluğun, beni bu kentin en mutlu kişisi kılacak. Bundan böyle uçabildiğini bilmek, bana sevinç verecek. Ne zaman gökyüzüne bakıp seni düşünsem yüreğinin atışını, kalbimin yanında hissedeceğim. Mesleğime gelince… Ben bir doktorum. Oysa, çocukluğumda uçurtmacı olmak istemiştim. O zamanlar, gökyüzünün en uzak yıldızlarına gidebilecek uçurtmalar yapmayı düşlerdim. Fakat büyüdüğümde uçurtmacılıkla ilgili bir okulun olmadığını öğrendim. Sonra doktor oldum. Artık, uçurtma yapmayı da unuttum. Şimdi yazar olmak ve bu kentin çocukları için bir masal kitabı yazmayı düşünüyorum. Masallarla büyümüş çocukların, bir gün bu denize eski mavi rengini vereceklerine, güzel bir dünya kuracaklarına inanıyorum. İşte o gün, çocukların söylediği şarkıların konusu değişecek; ağaçların yeniden dirilip çiçeklendiğini göreceğiz. Sen, artık benim dostumsun. Bu güzel günler için birlikte çalışalım. Birçok şey duydun, birçok şeye tanık oldun. Bunları bana anlat, ben de yazayım. Masallarımız, onlara güzel bir dünyanın varlığını duyursun. Büyüsünler ve o dünyayı geri getirsinler. Benim öyküm de bu, sevgili martı! Önceleri tek dostum akasyaydı. Şimdi sen de varsın. Bundan böyle, iki dostum olduğu için iki kez mutluyum, dedim.
Martının solgun gözleri renklendi:
– Doktor, dedi. Son nefesimde bile böyle güzel sözlere inanabilirim ve savaşabilirim. Gök ile deniz arasında uçabildiğim sürece sana olanları anlatacağım. Sen de bunları yaz. Ama şimdi gitmeliyim doktor. Kanatlarımı denizin solgun sularına değdirip ona yaşadığımızı anımsatmalıyım. Biliyorsun, o çok yalnız ve suları çok derin.

1. ETKİNLİK

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 174

a. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelimeleri aşağıdaki kutucuklara yazınız.

Cevap: Diri, yosun, ölgün, asit, okyanus

b. Bu kelimelerin anlamlarını metinde kullanıldıkları cümlelerden tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğru olup olmadığını sözlükten öğreniniz. Daha sonra bu kelimeleri birer cümlede kullanınız.

Cevap:

* Diri:

  • Tahminim: Canlı, güçlü
  • Cümlem: Pehlivanların vücutları çok diri görünüyordu.

* Yosun:

  • Tahminim: Bir deniz canlısı
  • Cümlem: O gün yüzmeye gittiğimizde deniz çok yosunluydu.

* Ölgün:

  • Tahminim: Ölmüş gibi
  • Cümlem: Sonbaharda ağaçların ölgün renkleri oluyor.

* Asit:

  • Tahminim: Kimyasal bir madde
  • Cümlem: Bazı içeceklerde asit de kullanılıyor.

* Okyanus:

  • Tahminim: Büyük deniz
  • Cümlem: Balina tekrar okyanusun sularına daldı.

2. ETKİNLİK 

Okuduğunuz metnin hikaye unsurlarını bulunuz.

Cevap:

Şahıs ve varlık kadrosu: Akasya ağacı, deniz, insanlar, ağaçlar, martı, doktor

Olay: Doktor ve martının tanışıp doğanın, denizin, ağaçların gördüğü zararla ilgili konuşmaları

Yer: Park, kent

Zaman: Zaman net değildir, herhangi bir gündür. Metnin başında da “o gün” diye belirtilmiştir.

3. ETKİNLİK 

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 175

Metindeki kurgusal öğeleri bulup aşağıdaki boşluğa yazınız. Ardından arkadaşlarınıza okuyunuz.

Cevap:

– Ağaçların sevilmediklerini ve istenmediklerini düşünmesi

– Doktorun söylediği şarkılarla, akasya ağacının yalnızlığını ve umutsuzluğunu gidermeye çalışması

– Doktorla martının konuşması

– Doktorun akasya ve martıyla arkadaş olması

4. ETKİNLİK 

Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

Yazarın akasya ağacının kurumasından korkmasının nedeni nedir?

Cevap: Çünkü akasya ağacı parktaki tek ağaçtı. O da kurursa parkta hiç ağaç kalmayacaktı ve çocuklar sonsuza dek akasya ağacı göremeyecekti.

Yazar, martıyla karşılaşınca neden şaşırmıştır?

Cevap: Çünkü kentte hiç martı kalmadığını sanıyordu.

Yazar, martıyla karşılaştığında neleri anımsamıştır?

Cevap: Çocukluğunun güzel günlerini anımsamıştır. O zamanlar çocukların şarkılarında, oyunlarında kuşlar ve ağaçların olduğunu, gökyüzüne baktıklarında parıldayan bir güneş gördüklerini, ağaçların ve kuşların henüz var olduğunu ve denizin o zamanlar masmavi olduğunu anımsamıştır.

Martı, okyanusun ötesine neden halkıyla gitmemiştir?

Cevap: Çünkü denizi çok seviyormuş ve onun büsbütün yalnız kalmasına dayanamazmış. Birilerinin kalması gerektiğini düşünüyormuş.

Martının yerinde olsaydınız halkınızla birlikte okyanusun ötesine gider miydiniz? Neden?

Cevap: Martının yaptığı büyük bir fedakârlıktır ve ben de denizi tek başına bırakıp gitmezdim.

5. ETKİNLİK 

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 176

Aşağıda renkli levhalardaki beş kelimeyi, cümle içinde altı çizili olan kelimeler ile değiştirmeniz gerekmektedir. Kelime numaralarını cümlelerin karşılarına yazınız.

1. havlular
2. sinemaya
3. Aslı
4. evim
5. annemle beni

Cevap:

Bizi de yanına çağırdı. → annemle beni (5)
Yarın oraya Ali de gelecek. → sinemaya (2)
Burası bana hep huzur verir. → evim (4)
Onlar, günlerdir çamaşırlıkta asılı. → havlular (1)
O, benim en sevdiğim kuzenimdir. → Aslı (3)

6. ETKİNLİK 

Metindeki hangi kelimeler adların yerine geçmiştir. Aşağıya yazınız.

Cevap: Burası, kimse, onlara, onun, bendim, onu, ona, o, bu, beni, onun, sen, seni, şey, ben, onların, bendim, ben, onun, tümü, onunla, bu, ona, bundan, benim, bu, kim, seni, sen, beni, bundan, bana, seni, ben, sen, benim, şey, şeye, bunları, bana, ben, onlara, benim, bu, sen, bundan, sana, sen, bunları, ona.

7. ETKİNLİK 

Aşağıdaki cümlelerde kullanılan zamirleri bulup cümlenin karşısındaki boşluğa yazınız.

Cevap:

Yarın ben de size geleceğim. → ben, size
Onu, yıllar önce birlikte görmüştük. → onu
Bu, benim yıllar önce sana hediye aldığım atkı. → bu, benim, sana
Bizler, sorumluluklarımızı yerine getirirsek ülkemiz gelişir. → bizler
Şunu yerden kaldırıp çekmeceye koyar mısınız? → şunu

8. ETKİNLİK 

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 177

a. Aşağıdaki görselleri inceleyiniz.

b. Aşağıdaki soruları görsellerden hareketle cevaplayınız.

1. Bu görsellerin ortak özelliği nedir?

Cevap: Bu görsellerin hepsinde çevre kirliliğinden dolayı zarar görmüş hayvanlar vardır.

2. Görsellerden çıkarabileceğiniz yargılar nelerdir?

Cevap:

– Çevre kirliliği hayvanlara zarar vermektedir.

– Doğal dengenin zarar görmemesi için çevre kirliliğinin durdurulması gerekmektedir.

– İnsanlar yüzünden diğer canlılar da zarar görmektedir.

3. Çevre kirliliğinin insanlar üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?

Cevap: Çevre kirliliği havaya, suya, toprağa zarar vermektedir. Bu da doğrudan insanlara etki etmektedir. Çünkü insanlar havayı solumakta, suyu içmekte ve toprakta üretilenleri yiyip içmektedir. Bunları etkileyen kirlilik doğrudan insan vücuduna da girecek ve insanların da farklı hastalıklara yakalanmalarına neden olacaktır.

4. Dünyanın canlılar için daha yaşanabilir bir yer hâline gelmesi konusunda neler yapmalıyız?

Cevap: Dünyanın daha yaşanabilir bir yer hâline gelebilmesi için öncelikle çevreye zarar veren tüm unsurların engellenmesi gerekir. Mutlaka fabrika bacalarına filtre takılmalı, fabrikalara arıtma tesisleri kurulmalı, atmosfere zarar veren gazların kullanımı yasaklanmalıdır. Bunları yapmayanlar mutlaka cezalandırılmalıdır.

9. ETKİNLİK 

Son Martı Metni Cevapları Sayfa 178

Yandaki karikatürü inceleyiniz. Karikatürden hareketle aşağıdaki yönergeyi dikkate alarak defterinize çevre kirliliği hakkında bilgilendirici bir metin yazınız.

Cevap:

DÜNYA ÖLÜYOR

Ne kadar da güzel bir gezegenimiz var ve bize ne kadar da cömert davranıyor. Mis gibi havası, tatlı tatlı suları, lezzetli lezzetli yiyecekleri var. Ama dünya ölüyor, dünyayı öldürüyoruz. Hem de kendi ellerimizle hem de bile bile ve hiç de umursamadan.

Sanayileşmeyle birlikte başladı diyebiliriz çevre kirliliği için. Fabrikalar kuruldu, üretim yapıldı ve evet sanayileşmeyle birlikte hayatımız kolaylaştı. Artık uçak, araba gibi taşıtlarla istediğimiz yere çok kısa zamanlarda gidebiliyoruz. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi sayesinde saatlerimiz çamaşır, bulaşık yıkamakla geçmiyor. Fabrikalar bizim her türlü ihtiyacımızı giderebilecek ürünleri üretiyor. Peki fabrikalar çalışırken ne oluyor. Atmosfere zara veren gazlar yayılıyor, bu da küresel ısınmaya neden oluyor. Dünya her geçen yıl daha sıcak bir yer oluyor, iklimler değişiyor. İnsana ve doğaya zarar veren sel, heyelan, hortum gibi doğa olayları daha fazla oluyor.

Kış mevsiminde özellikle rüzgarsız günlerde dışarıda nefes almak bile zorlaşıyor. Evlerin ve fabrikaların bacalarından çıkan dumanlar nedeniyle resmen zehir soluyoruz. Günümüzün en tehlikeleri hastalıklarından olan kanser her geçen gün daha da artıyor. Şehirlerin kanalizasyonları pek çok yerde hiçbir şekilde arıtılmadan denizlere akıyor, sonra da diyoruz ki bu balıklar nereye gitti. Balıklar öldü, onları biz öldürdük.

10. ETKİNLİK 

Cevap:

Yazıma uygun bir başlık buldum. (Evet)
Yazdığım metnin konu ve ana fikrini belirledim. (Evet)
Yazımı giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine dikkat ederek oluşturdum. (Evet)
Yazımda uygun geçiş ve bağlantı ifadeleri kullandım. (Evet)
Yazdıklarımı kontrol edip düzenledim. (Evet) 

11. ETKİNLİK

Arkadaşlarınızla bir grup oluşturup çevre kirliliğini anlatan bir karikatür hazırlayınız. Çalışmanız bittikten sonra karikatürünüzü okul panosunda sergileyiniz.

Cevap:

SONRAKİ METNE HAZIRLIK

“gov” ve “edu” uzantılı sitelerden ya da yakınınızdaki bir kütüphaneden “kutup ışıkları” hakkında araştırma yapınız.

Cevap:

KUTUP IŞIKLARI NASIL OLUŞUR?

Mağara resimlerinden anladığımız kadarıyla en az 32.000 yıldır insanlığın dikkatini cezbeden kutup ışıkları, adını Roma mitolojisindeki şafak tanrıçası Aurora’dan alıyor. Kuzey Yarım Küre’deki kutup ışıklarını 1619 yılında tarif eden Galileo Galilei’nin onlara verdiği isim olan “aurora borealis” yani kuzey ışıkları ifadesini hâlen kullanıyoruz. Galileo bu ışık gösterisine atmosferimizden yansıyan güneş ışınlarının yol açtığını düşünmüştü. Güncel açıklamamız ise Galileo’nunkinden oldukça farklı.

Eriyik hâldeki demir çekirdeği sayesinde Dünya, bir çubuk mıknatısa benzer biçimde kuzey ve güney kutuplara sahiptir. Bu dev mıknatısın manyetik alanını kapsayan bölgeye manyetosfer denir. Manyetosfer, gezegenimizin atmosferini ve canlılarını uzayda hızla ilerleyen yüksek enerjili parçacıklardan tıpkı bir kalkan gibi korur.

Güneş aktiviteleri sonucunda yayılan plazma hâlindeki bu yüklü parçacıklar manyetosfer tarafından karşılanır. Manyetosferin Güneş’e bakan yüzü parçacıklarla çarpışarak dalgalanır ve aksi yöne doğru bir kuyruk oluşturarak damla biçimini alır. Kuyruk bölümünde hapsedilen parçacıklar, dalgalanmalar sonucunda, dev mıknatıs özelliğindeki Dünya’nın kutuplarına doğru hızlanarak ilerler. Atmosferin üst katmanlarına ulaşan parçacıklar, buradaki atom ve moleküllere enerjilerini aktarır. Dünya’nın manyetik alan çizgilerinin yoğunlaştığı kutup bölgelerinde yaşanan bu enerji aktarımı sonrasında fazladan enerji kazanan atom ve moleküller, bu enerjiyi ışık formunda yayar. Güneş rüzgârlarındaki parçacık miktarınca yoğunluk gösteren ışık gösterisi, aktarılan fazladan enerjinin tamamı ışığa dönüşünceye dek devam eder. Manyetik kuyruktan kutuplara doğru akan parçacıklar iki kutba da aynı anda ulaşır ve kutup ışıkları her iki kutupta aynı anda oluşur. Güney kutbundaki ışıklara “aurora australis” yani güney ışıkları adı verilir.

Kutup ışıklarındaki renk çeşitliliğiyse atmosferdeki elementlerin farklı renkte ışık yaymasından kaynaklanır. Eğer parçacıklar enerjilerini oksijen atomlarına aktarırsa uzun dalga boylarındaki yeşil ve kırmızı ışık, azot atomlarına aktardıysa kısa dalga boylu mavi ışık oluşur. Yüksek parçacık miktarı içeren kutup ışıkları, izleyenlere etkileyici bir gösteri sunsa da radyo ve GPS sinyallerini engelleyebilir veya elektrik kesintilerine yol açabilir.

***Son Martı metni cevapları Sayfa (172-173-174-175-176-177-178) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları
☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
7
love
5
clap
1
sad
1
unlike
0
happy
0
confused
0
angry

Yorum Yap