Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

Kamyon Serbest Okuma Metni Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Kamyon Serbest Okuma metni cevapları ve soruları, Dörtel Yayınları 7. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 244-245 (Bilim ve Teknoloji Teması)

Kamyon Serbest Okuma Metni Cevapları

Kamyon Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 244

KAMYON

(…)
Çırçıplak bir ovanın ortasındayız. Yol kıyısında erkek, kadın, çocuk, birtakım insanlar görürsünüz. Yanlarında bohçalar, sepetler, heybeler, tavuklar var. “Bunlar Allah’ın kırında, güneşin altında ne arıyor?” diye şaşmayınız. Yol boyunca her yer bir istasyondur. Bu insanlar, buraya şu tepelerin arasında, arkasındaki kasabalardan, köylerden inmişlerdir. Eskiden kim bilir kaç gün, kaç gecede kona göçe gidecekleri bir yere şimdi üç beş saat içinde heybeleri, sepetleriyle beraber kuş gibi uçacaklardır. “Acaba ne kadar bekleyecekler?” diye de düşünmeyin. Herhâlde Boğaziçi iskelelerinden birinde köprü vapurunu bekleyenlerden çok fazla beklemeyeceklerdir.

Yoldan gelip geçen arabaların çeşidini saymak güçtür. Numaralı maroken koltukları yataklı vagon gibi önceden kiralanan lüks otokarlardan minimini kaptıkaçtılara kadar son derece zengin çeşitler. Kamyonlar vardır ki İstanbul’daki benzin kamyonları gibi alçak kenarlı bir tekneden ibarettir. Yalnız bunlara teneke yerine insan oturtulacağından içlerine bir miktar arkalıksız kahve iskemlesi konmuş, dört köşesine dikilen dört sırığa da bir tente çekilivermiştir. Şoförün yanındaki muavin iskemlesi lüks mevkidir, yolun uzunluğuna göre on ile elli kuruş arasında değişen bir fiyat farkıyla satılır. İskemlede oturanlar birinci, yere bağdaş kuranlar ikinci mevki yolcularıdır.

Kamyon Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 245

Posta, hastane, hapishane kamyonlarına benzeyenleri vardır ki dört bir tarafı kapalıdır. Bunların yağmurlu ve soğuk havalarda çok iyi olacağı tahmin edilebilir. Gene öyleleri görülür ki arabanın dingilleri üzerine oturtulmuş büyük kafesler sanırsınız. Üç sene evvel Ayvalık’tan Balıkesir’e geliyordum. Yarı yolda bir kamyona tesadüf ettim ki tıpkı bayramlarda cinci meydanına kurulan eski salıncaklara benziyordu. Dört tarafında peykeler, ortasında gene iki peyke… Kenarlarında, çocuklar düşmesin diye tırabzan biçiminde yeşile, kırmızıya, sarıya boyanmış korkuluklar…

(…)
Besbelli bu kamyonların yalnız makineleri Avrupa’dan getiriliyor da karoser kısımları yerli arabacılara yaptırılıyor. Bu söylediğim orijinal şekillerle bazı kamyonların bizim çeçen arabalarına ve eski talikalara benzemesi bundan ileri geliyor olmalı. Şaşılacak şey bu, yerlerinde nasıl durduğuna hayret edilen hantal, iptidai aletlerin “Hadi!” deyince şeytan gibi koşması, taş, dere dinlememesi, tırmanmasıdır. Bazen tutarağı tutmuyor değil. Fakat Avrupa’da türlü hesap, kitap üzerine yapılmış bu makineler ip, meşin parçası, tel, çivi gibi gayet iptidai aletlerle gayet çabuk tamir ediliyor ve tekrar koşmaya başlıyor. Yol kenarında bekleyenler için “ya kamyonda yer bulunmazsa” korkusu da yoktur. Onlar çok kere zerzevat arabası gibi tepeleme dolu gelir. Fakat “yer yok” diye müşteri çevrildiği görülmüş şey değildir.

Bir ses: “Az müsaade! Az sıkışalım!” diye bağırır. Arabanın içinde hafif bir çalkantı olur. Öndeki jandarma neferinin kucağına bir çocuk, yahut kuzu, delikanlı bir oğulun dizine ihtiyar anası oturtulur. Kamyonun patronu içeriden çamurluğa, çamurlukta seyahat eden şoför yamağı kamyonun üstündeki denkler, fıçılar arasına çıkar, böylece yeni yolculara ve yüklerine de yer açılmış olur. Biraz ötede iki, üç kişi daha mı el sallıyor? Gene korkmayın! Onlara da Allah’ın izniyle yer bulunacak, hatırları hoş edilecektir. Allah’ın izniyle diyorum çünkü bu kadar az yere bu kadar insan aldırmak fizik kanunlarına sığmaz ancak Allah’ın izniyle kabil olur.

Çocukken pek ziyade şaştığım bir şey vardı. Karagöz’ün “Yalova Safası” oyununda perdenin ortasına minimini bir harar konur, bu harara Arap, Acem, Arnavut, Laz belki on kişi girerdi. Kamyonların bu hudutsuz adam alma kabiliyeti bana daima bu dolmaz hararı hatırlatır. İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın; hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar. Anadolu kamyon yolcusu, kamyona yeni adam almak için sıkıştırıldıkça darılmıyor, kızmıyor; “Başkasının kârı için ben neye rahatsız olayım!” demeyi aklından geçirmiyor. Yanında yer açmaya çalışırken gösterdiği gayrete, güler yüze bakılırsa hatta bundan bir zevk, kendini daima ihmal etmiş, hayatını başkalarının saadeti için harcamaya alışmış bir insanın zevkini de duyuyor.

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır.

***Kamyon Serbest Okuma metni cevapları Sayfa (244-245) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları
☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap