Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

Evliya Çelebi Metni Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Evliya Çelebi metni cevapları ve soruları, Meb Yayınları 7. sınıf Türkçe kitabı 85-86-87 ( Teması)

Evliya Çelebi Metni Cevapları

Evliya Çelebi Metni Cevapları

Evliya Çelebi Metni Cevapları

Evliya Çelebi Metni Cevapları Sayfa 85

HAZIRLIK

1. “Evliya Çelebi” ismini duyduğunuzda aklınıza neler gelmektedir?

Cevap: Evliya Çelebi ismini duyduğumda aklıma gezgin ve seyyah gibi kavramlar geliyor.

2. Bir seyyah (gezgin) olsaydınız ülkemizde ve dünyada nereyi gezip görmek isterdiniz? Neden?

Cevap: Bir gezgin olsaydım ülkemde Karadeniz bölgesini, Dünyada ise Amerika’yı gezip görmek isterdim.

Videoyu 1. etkinliğe not alarak izleyiniz.

1. ETKİNLİK

“Evliya Çelebi” adlı videoyu izlerken aşağıdaki soruların cevaplarını not alınız.

1. Evliya Çelebi hangi tarihte, nerede doğmuştur?

Cevap: Evliya Çelebi 25 Mart 1611 tarihinde İstanbul Unkapanı’nda doğmuştur.

2. Evliya Çelebi, Seyahatname’nin ilk cildinde nereyi anlatmıştır?

Cevap: Evliya Çelebi, Seyahatname’nin ilk cildinde İstanbul’un tüm mahallerini ve sokaklarını anlatmıştır.

3. Evliya Çelebi, yurt dışında hangi ülke ve şehirleri gezmiştir?

Cevap: Evliya Çelebi, yurt dışında Bakü, Rumeli, Sofya, Gümülcine, Arnavutluk, Mısır’ı gezmiştir.

4. Seyahatname isimli eser ilk olarak hangi tarihte, nerede basılmıştır?

Cevap: Seyahatname 1848’de Kahire’deki Bulak Matbaasında basılmıştır.

5. Seyahatname, Anadolu’nun dışında nerelerin geçmişine ışık tutmaktadır?

Cevap: Seyahatname, Anadolu’nun dışında Bursa, İzmit, Trabzon ve Erzurum’un geçmişine ışık tutmaktadır.

2. ETKİNLİK

Aşağıdaki soruları izlediğiniz videodan hareketle yanıtlayınız.

1. İzleme metnine göre “evliya” ve “çelebi” sözcükleri ne anlama gelmektedir?

Cevap:

Evliya: Yaşamak, gönül ve dünya gözüyle bakmayı başarmış kimselere evliye denir.
Çelebi: Zeki, hoş sohbet ve kibar insanlara çelebi denir.

2. Evliya Çelebi, seyahatnameyi kaleme almadan ne tür çalışmalar yapmıştır?

Cevap: Enderun’u bitirdikten sonra Melek Melek Ahmet Paşa’nın müezzini olmuştur. Sarayın en önemli müezzinlerinden biri olmuştur. Sefere çıkmış ünlü komutanların anılarını kaleme almıştır.

3. Seyahatnameyi veya benzer tarzdaki bir eseri okumak hayal dünyanızı nasıl etkiler? Fikirlerinizi paylaşınız.

Cevap: Seyahatnameyi veya benzer tarzdaki bir eseri okumak hayal dünyamızı zenginleştirir. Bizde yeni yerler görme merakı uyandırır.

4. Turistik amaçla bir yere gittiğinizde o yerin hangi özelliklerine dikkat edersiniz?

Cevap: Turistik amaçla bir yere gittiğinizde o yerin tarihi ve kültürel özelliklerine dikkat ederim.

5. Bir seyahatname yazmak isteseniz seyahatnamenize neler eklemek istersiniz?

Cevap: Bir seyahatname yazsaydım gezdiğim yerlerin kültürünü, gelenek-göreneklerini, yeme-içme adabını anlatmak isterdim.

3. ETKİNLİK

İzlediğiniz videonun konusunu ve ana fikrini belirtiniz.

Cevap:

Konu: Evliya Çelebi’nin hayatı.

Ana Fikir: Merak ve gezme duygusuyla yeni yerler ve insanlar tanınabilir, yeni şeyler öğrenilebilir.

4. ETKİNLİK

Evliya Çelebi’nin hayatını maddeler hâlinde özetleyiniz.

Cevap:

25 Mart 1611 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Derviş Mehmet Zilli idi. Çelebi’nin ailesi aslen Kütahyalı olmakla birlikte İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’a yerleşmeyi uygun görmüşlerdir.
Bir Türk yazar ve dünya gezgini olan Evliya Çelebi, Seyahatname eseriyle tanınmıştır. Aynı zamanda sayısız ülke gezmiş bir seyyah olan Evliya Çelebi, 17. Yüzyılda yazmış olduğu ve 10 ciltten oluşan Seyahatname eserini bir gezi kitabı olarak hazırlamıştır.
Osmanlı tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Çelebi’nin gezmeye duyduğu merak en önemli özelliklerinden biridir.
1635 yılında gezmeye başlayan ünlü seyyah, durmaksızın birçok yerde bulunmuştur.
Devletin ileri gelen kişileriyle de yapmış olduğu uzak yolculukların yanı sıra yalnız yapmış olduğu yolculuklarda bulunmaktadır. Savaşlarda ulaklık yapmıştır. Saraylarda ise görev almanın yanı sıra musiki ve hafızlık ile ilgilenmiştir.
Kendi döneminde oldukça iyi bir eğitim gören Evliya Çelebi edebiyatla da yakından ilgilenmiştir.
Hoş sohbetiyle sözü dinlenen, aynı zamanda da cesur olduğu söylenen seyyah edebiyatta gezi türünün ilk örneklerini veren seyyahlar arasında bulunmaktadır.
Eğlenceli ve aynı zamanda da sakin bir üsluba sahip olan Çelebi’nin yazdıkları kadar yaşadıkları da dilden dile dolaşmıştır.
Kısa sürede Kuran-ı Kerim’i ezberleyerek hafız olmuştur. 25 yaşında camide okuduğu Kuran ile 4. Murat’ın dikkatini çekmiştir.
Saraya alınıp musahipler arasına dahil edilmiştir. Görmeye ve gezmeye duyduğu merak çocukluğunda yakınlarından ve babasından dinlemiş olduğu hikayeler, masallar ve söylencelerden kaynaklanmaktadır.
Çok gezmesi sebebiyle seyyah olarak anılan Evliya Çelebi 1682 yılında Mısır’da vefat etmiştir.

Evliya Çelebi Metni Cevapları Sayfa 86

5. ETKİNLİK

Aşağıdaki yönergeleri uygulayınız.

a) İzlediğiniz video, konusu bakımından aşağıdakilerden hangisine/hangilerine yöneliktir? (Birden fazla seçenek işaretlenebilir.)

Cevap:

b) Evliya Çelebi’yi anlatan bu videonun amacı aşağıdakilerden hangisi ya da hangileri olabilir? Neden? (Birden fazla seçenek işaretlenebilir.)

Cevap:

6. ETKİNLİK

Aşağıdaki cümlelerde geçen zarfların altını çiziniz. Cümleye kattığı anlamları örnekteki gibi yazınız.

Cevap:

7. ETKİNLİK

Evliya Çelebi’nin hayatından hareketle “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” konulu bir münazara düzenleyiniz.

Bunun için öğretmeninizin yönlendirmesiyle iki grup oluşturunuz. Size verilen sürede görüşlerinizi savununuz.

Cevap: Çok Gezen mi – Çok Okuyan mı Bilir Tezleri Savunmaları

Çok Gezen Daha Çok Bilir tezi savunması için bilgiler

Çok Gezen insanlar bizzat hayatla iç içe olur. İnsan okuduklarını unutur, ama yaşadığını unutmaz. Çok Gezen bilgiyi bizzat yerinde görür ve öğrenir. Görmek başkadır. Gezerek öğrenmek birçok duyuya hitap ettiği için daha kalıcıdır. Kitaptan okumak teorik bilgidir, gezmek ise bizzat pratik bir bilgidir ve en kalıcı öğrenme bizzat yaparak yaşayarak öğrenmedir. Keşfetmek, keşfedileni okumaktan daha yararlıdır, daha akılda kalıcıdır. Münazara yarışması sırasında biraz rakibe zorluk çıkaracak ve rakibin tezini çürütecek bir yaklaşımda bulunacak olursak okuyan insan sadece okuduğuyla kalır ve  okuduğu şeyle ilgili bir fikir edinebilir ama gezen bir insan uygulamalı olarak öğrenir  yani bizzat yaşar diyebiliriz ve böylece rakibe bir zorluk çıkarabiliriz. Çok gezen kişiler farklı insan ve kültürlerle tanışıp bilgi haznelerini büyültürler.

Çok Okuyan Daha Çok Bilir tezi savunması için bilgiler

Münazarada önemli bir konu savunma yapmaktır. Ne kadar iyi savunma yaparsanız , karşı tarafa ne kadar az fırsat verirseniz ve ne kadar kuvvetli argüman geliştirirseniz o kadar iyi olacaktır. Ansiklopediyi açıp bir anda dünyanın öbür ucundaki bilgilere bile ulaşılabilir , işte bu yüzden insan ne kadar gezerse gezsin okumakla edindiği bilgileri edinemez, buna ömrü yetmez ki. Kitaplardaki birçok bilgiye ulaşmak daha kolay olduğu halde gezmek uzun bir zaman alan ve her zaman mümkün olmayan bir durumdur. Bu nedenle gezmeden de iyi bilmek ve iyi öğrenmek mümkündür. Gezmek yerine okursak kısa zamanda çok bilgiye sahip olabiliriz ve bunlar  kitaptan silinmez, unutursak bile yine açıp okuyabiliriz. Ama gezilen yerler unutulabilir.

Teorik bilgileri sadece ve sadece okumakla elde edebiliriz, okumadan gezmenin de bir faydası olmayacaktır. Okumanın getirdiği hayal gücünü gezilen yerleri gören gözler ve kılavuzlarla bile oluşturamaz. İnsan sonuçta ne kadar çok yeri gezse de hep bir yerler eksik kalacaktır. Fakat insan okumayla gitmeyi hayal bile etmenin zor olduğu bir yer hakkından çok önemli bilgilere sahip olabilir. Gezilen yerler hakkında okumadan nasıl bilgi alınabilir?

Evliya Çelebi Metni Cevapları Sayfa 87

8. ETKİNLİK

Çevrenizde çok seyahat eden biri ile röportaj yapınız. Bu röportajı hazırlarken aşağıdaki kavramlardan yararlanabilirsiniz.

Cevap:

Soru:— İlk gezmeye başladığınızda tek başınıza mı seyahat ediyordunuz?

Cevap: — İlk başladığımda da tek başıma seyahat ediyordum. Çünkü yanıma yol arkadaşı bulamıyordum.


Soru:— Bulmak da zor aslında, değil mi? Plan yapıp herkese uygun bir gezi düzenlemek kolay değil. 

Cevap: — O zamanlar insanlar gerçekten çok da gezmediği için, arkadaşlarımı ikna etmeye çalıştım. Kimisi pasaportum yok diyor; kimisi yurt dışına çıkmak çok pahalı diyor. Ben kendim gideyim o zaman dedim. Gerçekten ilk kez kendi başıma gidince, korkulacak hiçbir şey yokmuş; ben bunu yapabiliyormuşum duygusuna zaten bir kere kavuşunca ondan sonra kimseye ihtiyacın olmuyor. Evet, arkadaşlarımla, eşimle seyahat etmeyi çok seviyorum. Ama hala tek başıma seyahat etmeyi çok seviyorum. O başka bir özgürlük; başka bir seyahat şekli.


Soru:— Genel olarak kadınlar tek başına seyahat etmeye çekiniyor denir. Ama aslında çoğu insan aynı şekilde hissediyor. Böyle bir korku var insanlarda; yalnız kalmaktan, zorluk çekmekten, genel olarak tek başına seyahat etmekten çekiniyorlar. Seyahat etmek isteyen kadınlar ve erkekler bu korkularını nasıl aşabilir? 

Cevap: — Hatta bence kadınlar o açıdan daha avantajlı, çünkü biz daha sosyal varlıklarız. Bir yere gittiğimizde, daha kolay insanlarla iletişime geçebiliyoruz. Bir de, kadın olmanın şu anlamda çok büyük avantajı var. Bizim empati yeteneğimiz çok daha gelişmiş. Dolayısıyla, kendimizi tehlikelere karşı koruyabiliyoruz. Karşımızdaki insanın tehlikeli olup olmayacağını anlayabiliyoruz. Ben çok fazla tek başına seyahat eden kadın ve erkek blog yazarı takip ediyorum. Kadınlara bakıyorum, başlarına hiçbir şey gelmezken, erkeklerin başına hırsızlık, gasp bir sürü bela gelebiliyor.

Çünkü biraz da kendilerine daha fazla güvendikleri için muhtemelen daha fazla risk alıyorlar. Biz daha o anlamda tedbirliyiz. Genel olarak konuşuyorum; bireysel olarak yorumlamıyorum bunu. Kadın cinsi açısından. Hayat boyu sürekli kendini koruma içgüdüsüyle yaşadığı için kadın, seyahat ederken de aynı şekilde davranıyor. O yüzden daha az tehlike altında bence tek başına seyahat eden kadınlar.


Soru:— Müze gezmek de seyahat tutkusunu artırır mı? Başlangıç olarak kabul edilebilir mi? 

Cevap: — Müzeler, tarih, coğrafya. Bir şeylerin çocuk yaşta size sevdirilmesi lazım. O da aslında keşfetme dürtünüzün gelişmesi demek. Bilim, sanat, bu tarz şeylere ilgi duyarsanız seyahat etmek de istiyorsunuz aynı zamanda. Yoksa hiçbir şeyle ilgilenmeden öyle geçip gidersiniz hayattan.


Soru:— Çocukluğunuzda sizi bu konuda etkileyen, seyahat tutkunuzun oluşmasına sebep olan birileri var mıydı? 

Cevap: — Ben ailem açısından çok şanslıydım. Çok okuyan, kendileri de meraklı, gelişime açık bir aileydi. Beni de öyle yetiştirdiler. Ben çocukken legolarla değil, kitaplarla oynuyordum. Bir sürü atlasımız vardı mesela evde. O atlasların üzerine hunharca resim yapardık. Hep haritalarla büyüdüm; hala da harita çok severim. Onlar mutlaka etkili olmuştur. Bir de benim çocukluğumda, karakterime yön veren, beni büyüten, şimdi rahmetli olan bir ninem var. O benim özgür ruhumu en çok besleyen insan. Ben çocukken, o beni bırakırmış; ben önden gidermişim, o arkadan beni takip edermiş. Çocukların normalde elini tutarlar ya uzaklaşmasın diye. O hep benim arkamdan gelirmiş. Yani kendi yolumu kendim bulmamı sağlamış. Bence bu çok önemli bir şey. Bir çocuk için de, bir yetişkin için de. İnsanın kendi yolunu bulması çok değerli bir şey. Ninem o anlamda, belki bilerek belki bilmeyerek, bana çok fayda sağladı.

Ailem memurdu; yaz aylarında biz sürekli Türkiye’de gezerdik. Ben Türkiye’deki antik kentlerin çoğunu çocukluğumda gezdim. Burdur’da mesela Sagalassos diye bir antik kent var; daha yeni popüler oldu ama benim daha küçücükken orada fotağraflarım var. O zamanlar inanılmaz etkilendiğimi hatırlıyorum. Çok az hatırlıyorum tabii. Ama devasa bir antik tiyatrodasın ve sen küçücüksün. Oradaki duyduğum heyecan hala içimi kıpırdatıyor. Bunların hepsi herhalde bugüne zemin hazırladı. Hepsi arka arkaya birinin kişiliğinin gelişmesine sebep olan şeyler.


Soru:— “Özgür ruhlu olmak” o halde hem doğuştan gelen bir özellik; hem de çevremiz sayesinde sonradan da geliştirdiğimiz bir yönümüz.

Cevap: — Evet, bu bizim genlerimizde de var aslında. Biz göçebe bir toplumuz ve sürekli yer değiştirmek aslında biraz genlerimizden de geliyor. Bu durum, çocukluk, sonra zamanla kendini geliştirme, sonra çevrenden etkilenme derken hepsi bir araya geliyor.


Soru:— Yalnız başınıza gezerken en çok hangi ülkelerde rahat ettiniz? Ya da en tehlikeli bulduğunuz, en rahatsız hissettiğiniz ülkeler hangileri oldu? Türkiye’den bir yer de olabilir tabii. 

— Belki çok büyük bir laf olacak ama, yalnız gezerken gerçekten çok tedirgin hissettiğimi hiç hatırlamıyorum. Genelde tedbir alıyorum. Bir yere gittiysem, mesela Afrika’da bir yere gitmişsem ve insanlar belli bir bölge için, “bu bölgede gece dışarı çıkmak güvenli değil” diyorsa mutlaka tedbirli davranıyorum. Çıkıyorsam bile, mutlaka birilerine haber veriyorum; kaldığım hostele olabilir, eşime, anneme, nerede olduğumu ve nereye gideceğimi mutlaka haber veriyorum, onları bilgilendiriyorum. Biraz tedbirli olmak ve uyarılara dikkat etmek gerekiyor. Gittiğim her yerde, özellikle de güvenli olmayan bir bölge olduğu söyleniyorsa, mutlaka insanlara sorarım. Burada nerelere gidelim, neresi güvenli neresi değil, akşam çıkmak güvenli mi, neresi daha tehlikeli gibi konularda bilgi alırım. Çok tehlikeli bölgelere girmemeyi tercih ediyorum. O yüzden tedbir alıyorum.


Soru:— Peki, eşyalarınızı nasıl koruyorsunuz? 

Cevap: — Çok büyük bir yükle gitmiyorum ve çok değerli eşyalarımı yanımdan ayırmıyorum. Genelde küçük bir sırt çantası elimde oluyor. Kendimi çok güvensiz bir hissettiğim bir yer aslında yok. İnsanların güvenlik endişesi benim en anlayamadığım durumlardan birisi. Afrika’ya gitmekten korkuyoruz; güvenlik sorunu var diyorlar. Halbuki Afrika’daki birçok ülke, Türkiye’den daha güvenli olabiliyor. Onlar bizim biraz önyargılarımız; ben o önyargı ceketini çıkarmayı uzun zaman önce öğrendim. O yüzden o da benim için büyük bir avantaj büyük ihtimalle.


Soru:— Bu arada 60’dan fazla ülkeye gittiniz. Bütün kıtalara ayak bastınız mı? 

Cevap: — Bir tek Kuzey Amerika’ya gitmedim henüz. Bir de Antartika, bir de Avustralya. Baya gitmemişim aslında. Daha gezecek çok yer var (gülüyor).


GELECEK DERSE HAZIRLIK

“Türk kahvesinin hazırlanışı ve sunumunu” aile büyüklerinizden veya çoklu medya kaynaklarından yararlanarak araştırınız.

Cevap:

Türk kahvesi ülkemizde sevilerek tüketilen içecekler arasındadır. Türk kahvesinin hazırlanışı ve sunumu kolay olmakla birlikte, güzel olabilmesi için özen gerektirir. Türk kahvesinin tam kıvamında olması için su, şeker ve kahve oranına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Türk Kahvesi Malzemeleri

Türk kahvesi
Su
Şeker
Cezve
Kaşık

Türk Kahvesi Hazırlanışı

Türk kahvesi yapmak için öncelikle cezveye ihtiyaç duyarız. Günümüzde çeşitli kahve makineleri olsa da eski zamanlardan beri en güzel kahveler bakır cezvelerde pişirilmektedir. İstenirse kahve makinelerinde de yapılabilir elbette, kahvenin yapılış şekli ve malzemelerin oranı değişmeyecektir.

Cezvenin içerisine kaç kişilik Türk kahvesi yapılacak ise Türk kahvesi fincanı ile ölçerek o kadar soğuk su koymak gerekmektedir. (Örneğin 2 kişilik kahve için 2 fincan su konulur.) Türk kahvesi pişirirken kullanılan suyun soğuk olmasına özen gösterilmelidir. Suyun içerisine yine kişi sayısı kadar tatlı kaşığı ile ölçerek Türk kahvesi konulur. (Örneğin 2 kişilik suyun içine 2 tatlı kaşığı Türk kahvesi konulur.) Ardından cezveye damak tadına göre şeker ilave edilir. Orta şekerli iki kişilik bir kahve yapımında 1 adet küp şeker yeterli olacaktır. Şekerli Türk kahvesi yapılacak ise 2 adet küp şeker kullanılmalıdır.

Tüm malzemeler cezveye konulup kısık ateşte, yani ocağın en küçük gözünde pişmeye bırakılır. Pişerken bir iki kere karıştırılması yeterlidir. Fazla karıştırılan Türk kahvesi köpüksüz olur. Ocaktaki Türk kahvesi kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alınıp fincanlara paylaştırılır. Güzel ve köpüklü bir Türk kahvesinin püf noktalarından biri de kahvenin kaynamamasıdır. Kaynayan Türk kahvesinin köpüğü kalmaz.

Türk Kahvesi Sunumu

Türk kahvesi sunumu da kültürümüzde önemli bir yer edinmektedir. Türk kahvesinin fincanları bir sanat eseri kadar özenli olması, misafirlere kendilerini kıymetli hissettirir. Fincanların iç kısmı beyaz olmalıdır. Fincanlar, kahvenin yanına eklenecek lokum gibi yiyecekleri rahatça alacak kadar geniş bir fincan altlığına konması uygun olur.

Fincanlara paylaştırılan Türk kahvesinin yanında su ya da soda; tatlı olarak da lokum ya da çikolata ikram edilir. Günümüzde ise ev hanımları çeşitli kurabiye, kek gibi atıştırmalıklar da sunumlarına eklemektedir. Türk kahvesinin sunumu lezzeti kadar önemlidir.

***Evliya Çelebi metni cevapları (85-86-87) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları
☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
angry
1
clap
0
happy
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike

18 Yorum

Yorum Yap