Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
Soru: Hayvanların dostluyla ilgili araştırdığınız hikayeleri arkadaşlarınızla paylaşınız.

Cevap: Bir gün Ali ormanda yürüyüşe çıkmıştı. Ormanın temiz ve serin havası ile kendinden geçen Ali, etrafını seyrede seyrede yürüyordu. Aniden karşısına çıkan çukuru hiç fark etmemişti. Bir anda kendini çukurun içinde buldu. Ayağı burkulmuştu ve çukurdan çıkamıyordu. Çareyi bağırarak yardım istemekte buldu. Ancak sesini köpeği Akıllı dışında kimsecikler duymuyordu. Akıllı, gerçekten çok akıllı bir köpekmiş. Ali’nin sesini duyar duymaz hemen ormana koşmuş. Ali’nin çukurda olduğunu görmüş ve çok telaşlanmış. Hemen uzun ve dayanıklı bir ağaç dalı bulmuş. Onu ağzıyla sımsıkı tutup Ali’ye uzatmış. Ali de dalı tutup çukurdan çıkmayı başarmış. Sonra Akıllı, eve doğru koşmaya başlamış. Ali’nin babasını bulmuş ve onu ormana getirmiş. Babası da arabasını getirip Ali’yi hastaneye götürmüş. Ali ve Akıllı dostluklarının meyvesini bu şekilde almış.

Metni, noktalama işaretlerine dikkat ederek sesli okuyunuz.

SAVAŞA GİDENİN KÖPEĞİ

Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi içinden geçtikleri dönemin olağan ya da olağanüstü koşullarını sezip biliyor, ona uyum gösteriyor çocuklar, inanın...
Ağzı dili olmadığı hâlde konuşabilen, istediğini yahut istemediğini anlatabilen hayvanların düşündüğünü biz insanlar neden düşünemiyoruz, hiç bilmem. Düşünüp karar bile alabilir onlar ve derin yazılanı, içlerine işleyeni hiç ama hiç unutmazlar. Tıpkı insanlar gibi huy sahibi bile olur, umulmadık zekâ çalımları da atabilirler. Hayvanlar bizim sanıp da fena yanıldığımız dünyamızın, bizim hayatlarımızın süslü değil, bu dünyada bizler kadar hak sahibi, doğadan alacağı olan canlılar.
Savaş döneminin kimi hayvan öykülerini bize anlatan büyüklerimizden aklımda kalanları sizlere anlatacağım. Bu öykü Adapazarı dolaylarından, aklıma ilk geliveren savaş öyküsü...
O bölgemizin türlü insan gruplarından oluşmuş, göç alan bir yapısı vardır. Birkaç insan grubu, ırkı, insanların güzelim kültür ve alışkanlıkları harmanlanmış, barış ve güzellik içinde yaşamaktadır, Adapa- zarı’nda.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, tüm bölgelerimizde olduğu gibi burada da insanlar savaşa gidip çarpışmakta, yurtlarını özveriyle savunmaktayken, gidemeyenler de el ele verip cepheye türlü biçimlerde destek olmakta, ekip dikmekte, çocukları büyütmektedir. Gidenlerin pek azı geri dönmekte, onlar da ya yarım ya sakat olmakta, büyük bölümü de cephede kalmaktadır, geri dönmemesiye...

Size anlatacağım öykü, Süleyman Efendi’nin köpeğinin öyküsü... Öyle avcı yahut cins köpek değil bu, sıradan, irice, boz renkli herhangi bir köpek. Ama tüm köpekler gibi vefalı, duygulu... Süleyman Efendi’yi savaşa uğurladı, ev halkıyla birlikte. Ardından epey ağladı, uğundu, bekledi. Sandı ki savaş birkaç günlük bir iştir. Şehre tohum almaya yahut ürün satmaya gittiğinde olduğu gibi, birkaç gün içinde dönecektir Süleyman Efendi. Köpekcik savaşı ne bilsin? İnsanlar bilmiyor, değil ki köpek?
Aradan aylar geçti, yıl geçti... Günlerden bir gün eve künyesi geldi, Süleyman Efendi şehit düşmüştü. O zaman tüm evler bu acıyı yaşardı. Vatan kurtuluşu kolay değildi.(...) Künye yani askerin boynunda taşıdığı metal kimliği ve komutanların yazdığı şehadet beratı ile eve geldiği gün, köpek, olağan dışı bir şeyler olduğunu anladı ve sahibi gittiğinden bu yana, onun kapısı önünde yatarak uyuma huyundan, o günden sonra vazgeçti.
Küçük bir çiftlikti Süleyman Efendi’ninki... Geride kalanlar, ev halkı, dirençli karısı, çoluğu çocuğu, yaşlılar el ele verip hayat sürüyordu çünkü onlar da hayatı sürdürmek için üstlerine düşeni yaptılar. Süleyman Efendi’yi unutmadılar ama onsuz yaşamaya alışmaya çalıştılar. Çerkeş kadınlar, cephedeki askere giysi dikti, çorap ördü. Yaşlılar ve elde kalanlar çiftliğin ekim dikim işini yaptı. Savaşılsa da hayat sürüyordu. Bir gün savaş sona erdi, cumhuriyet ilan edildi. Evdeki kırmızı bezlerden kendilerince bayrak dikip astı insancıklar. Kalanlar kaldı, cepheden dönebilen şanslılar döndü. Savaşın ardından doğanlara Cumhur adı takıldı. Hayat, kaldığı yerden akmaya koyuldu, yeniden... Çiftliktekiler Süleyman Efendi’nin dualarını edip hayırlarını yaptılar. Ocağını tüttürdüler. Onun yerine kimseyi koymadılar. Savaşa mal olan cumhuriyeti baş tacı ettiler.
Aradan koskoca yedi yıl geçti. Yedi kere harman kalktı, çocuklar yetişti. Genç karısı, kocasının ardından yedi devir yapıp lokma döktü, dağıttı, duasını etti.
Bir gün köpek, artık iyice elden ayaktan düşüp de yaşlanmış olan köpek, ömrünün son günlerinde, çıldırdı... Sabahtan başlayarak olağanüstü bir canlılık gösterdi. Merdivenleri inip çıkarak havlamaya, çiftliği dört dönmeye başladı. Ölümü yakın herhâlde dediler, okşayıp, severek köpeği avutmaya çalıştılar, ölüm iyiliği sandılar bu canlılığını... Zapt edilecek gibi değildi hayvancık.
Epey bir zaman, sahibinin oda kapısı önünde uzanıp bekledi. Hava kararmaya başlayınca hiç duramaz oldu. Çiftliğin kapısı önüne gitti, uludu, havladı, gözlerini ufka dikmiş, birini bekliyordu sanki...
Gece, onu evin içine çekmeye çabaladılar, güçlükle sokabildiler, avludan içeri. Kulaklarını dikti, hiç uyumadı, hep bekledi...
Sonunda sabaha karşıydı ki Süleyman Efendi, evinin kapısını vurdu.
Köpek onun geldiğini ev halkından önce sezdi, kapıya koşup havladı.
Esir düştüğü yabancı ülkeden yolun tamamını yürüyerek ayakları patlamış, saçları bembeyaz olmuş, kendisi bir deri bir kemik kaimış ama şükür ki sağ salim dönebilmişti Süleyman Efendi, evine, yurduna ve köpeğine...
Bunu son birkaç günden bu yana hisseden yaşlı, yorgun köpek, bu nedenle yerinde duramaz olmuştu.
Karısının bile gözlerinden, bakışından güçlükle tanıyabildiği Süleyman Efendi’yi köpeği hemen tanımış, yüzünü görmeden adım atışını duymuş, sezmiş ve beklemişti.
Özlemek ve vefalı olmakta hayvanlardan öğreneceklerimiz var...

1. ETKİNLİK
Soru: Metinden alınan “kimlik, çiftlik, lokma, harman” sözcüklerinden yeni kelimeler türeterek bu sözcükleri okun gösterdiği yönde ilgili kutulara yazınız. Bu sözcüklerden 1,2, 4, 6, 8 ve 12 numaralı olanları görselden bularak işaretleyiniz.
Cevap:

2. ETKİNLİK 
Soru: Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
Cevap:

Soru: Yazar, insanlarla hayvanların hangi ortak özelliklerine değinmiştir?

Cevap: Olayları sezmeleri ve uyum sağlamalarına, düşünüp karar alabilmelerine, unutmamalarına, zekâlarının olduğuna değinmiştir.

Soru: Metinde Adapazarı’nın hangi özelliği belirtilmiştir?

Cevap: Türlü insanlardan oluşması, göç alması, farklı kültür ve alışkanlıkları harmanlaması, insanların barış ve güzellik içinde yaşaması belirtilmiştir.

Soru: Süleyman Efendi evini, ailesini neden bırakıp gitmiştir?

Cevap: Savaşa gittiği için ailesini bırakmıştır.

Soru: Süleyman Efendi evine niçin yıllar sonra dönebilmiştir?

Cevap: Esir alındığı ülkeden yürüyerek geldiği için yıllar sonra dönebilmiştir.

Soru: Süleyman Efendi’nin karısı, eşini neden güçlükle tanımıştır?

Cevap: Süleyman Efendi yaşlandığı ve zayıfladığı için güçlükle tanımıştır.

Soru: Süleyman Efendi’nin köpeğinin çılgın gibi davranmasının sebebi nedir?

Cevap: Süleyman Efendi’nin geleceğini hissetmesidir.

Soru: Bu hikâyenin sizi en çok etkileyen bölümlerini arkadaşlarınızla paylaşınız.

Cevap: Köpeğin sahibinin geleceğini çok önceden hissetmesidir.
3. ETKİNLİK 
Soru: Okuduğunuz hikâyede bahsi geçen köpeğe bir isim verirseniz bu ne olurdu? Yazınız.
Cevap: Sadık adını verirdim.

4. ETKİNLİK 
Soru: Metnin konusunu, ana fikrini ve yardımcı fikirlerinden birkaçını aşağıya yazınız.
Cevap:

Metnin Konusu: Bir köpeğin savaşa giden ve şehitlik haberi gelen sahibinin geleceğini hissetmesi

Metnin Ana Fikri: İnsanların hayvanlardan alacakları pek çok ders vardır.

Metnin Yardımcı Fikirleri:

Adapazarı’nda pek çok farklı gruptan insan yaşamaktadır.
 	Adapazarı göç alan bir yerdir.
 	Kurtuluş Savaşı’nda pek çok askerimiz şehit ve gazi olmuştur.
 	Köpekler vefalı, duygulu hayvanlardır.
 	Askerlerin boyunlarına taktıkları ve kimlik bilgilerinin yer aldığı metale künye denir.

5. ETKİNLİK 
Soru: Metinde anlatılanlara katılıyor musunuz? Nedenleriyle birlikte aşağıya yazınız.
Cevap: Evet katılıyorum. Günümüzde insanlar birbirlerinin çektiği sıkıntılara, zorluklara duyarsız kalabiliyor. Ama izlediğimiz bazı videolarda sahiplerinin havuza atlamasıyla panikleyen ve suya atlayan köpekleri, çiftlikte morali bozuk olan çiftlik sahibinin üzgün olduğunu anlayıp yanına giden çiftlik hayvanlarını görüyoruz. Bu da hayvanların ne kadar düşünceli ve zeki olduklarını gösteriyor.

6. ETKİNLİK 
Soru: Günlük hayatta hayvanların ihlal edilen haklarını, aşağıda verilen balık kılçığının solundaki kutucuklara yazınız. Balık kılçığının sağındaki kutucuklara ise bu hakların ihlal edilmemesi adına neler yapılabileceğine dair çözüm önerilerinizi yazınız.
Cevap:

GELECEK DERSE HAZIRLIK
Soru: Bahar mevsiminin yeryüzünde ve insan psikolojisinde yarattığı değişimleri araştırıp maddeler hâlinde not alınız.

Cevap: Bahar mevsimi, doğanın canlandığı zamandır. Doğadaki bu canlanma, yenilenme insanı da olumlu etkiler. İnsanlar, baharın gelişiyle birlikte canlanır, kendisini daha dinç, enerjik ve mutlu hisseder; hayata daha olumlu bakar.
***Savaşa Gidenin Köpeği metni cevapları Sayfa (231-232-233-234-235) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Savaşa Gidenin Köpeği metni cevapları ve soruları, Özgün Yayınları 7. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 231-232-233-234-235 (Doğa ve Evren Teması)

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları Sayfa 231

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Soru: Hayvanların dostluyla ilgili araştırdığınız hikayeleri arkadaşlarınızla paylaşınız.

Cevap: Bir gün Ali ormanda yürüyüşe çıkmıştı. Ormanın temiz ve serin havası ile kendinden geçen Ali, etrafını seyrede seyrede yürüyordu. Aniden karşısına çıkan çukuru hiç fark etmemişti. Bir anda kendini çukurun içinde buldu. Ayağı burkulmuştu ve çukurdan çıkamıyordu. Çareyi bağırarak yardım istemekte buldu. Ancak sesini köpeği Akıllı dışında kimsecikler duymuyordu. Akıllı, gerçekten çok akıllı bir köpekmiş. Ali’nin sesini duyar duymaz hemen ormana koşmuş. Ali’nin çukurda olduğunu görmüş ve çok telaşlanmış. Hemen uzun ve dayanıklı bir ağaç dalı bulmuş. Onu ağzıyla sımsıkı tutup Ali’ye uzatmış. Ali de dalı tutup çukurdan çıkmayı başarmış. Sonra Akıllı, eve doğru koşmaya başlamış. Ali’nin babasını bulmuş ve onu ormana getirmiş. Babası da arabasını getirip Ali’yi hastaneye götürmüş. Ali ve Akıllı dostluklarının meyvesini bu şekilde almış.

Metni, noktalama işaretlerine dikkat ederek sesli okuyunuz.

SAVAŞA GİDENİN KÖPEĞİ

Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi içinden geçtikleri dönemin olağan ya da olağanüstü koşullarını sezip biliyor, ona uyum gösteriyor çocuklar, inanın…
Ağzı dili olmadığı hâlde konuşabilen, istediğini yahut istemediğini anlatabilen hayvanların düşündüğünü biz insanlar neden düşünemiyoruz, hiç bilmem. Düşünüp karar bile alabilir onlar ve derin yazılanı, içlerine işleyeni hiç ama hiç unutmazlar. Tıpkı insanlar gibi huy sahibi bile olur, umulmadık zekâ çalımları da atabilirler. Hayvanlar bizim sanıp da fena yanıldığımız dünyamızın, bizim hayatlarımızın süslü değil, bu dünyada bizler kadar hak sahibi, doğadan alacağı olan canlılar.
Savaş döneminin kimi hayvan öykülerini bize anlatan büyüklerimizden aklımda kalanları sizlere anlatacağım. Bu öykü Adapazarı dolaylarından, aklıma ilk geliveren savaş öyküsü…
O bölgemizin türlü insan gruplarından oluşmuş, göç alan bir yapısı vardır. Birkaç insan grubu, ırkı, insanların güzelim kültür ve alışkanlıkları harmanlanmış, barış ve güzellik içinde yaşamaktadır, Adapa- zarı’nda.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, tüm bölgelerimizde olduğu gibi burada da insanlar savaşa gidip çarpışmakta, yurtlarını özveriyle savunmaktayken, gidemeyenler de el ele verip cepheye türlü biçimlerde destek olmakta, ekip dikmekte, çocukları büyütmektedir. Gidenlerin pek azı geri dönmekte, onlar da ya yarım ya sakat olmakta, büyük bölümü de cephede kalmaktadır, geri dönmemesiye…

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları Sayfa 232

Size anlatacağım öykü, Süleyman Efendi’nin köpeğinin öyküsü… Öyle avcı yahut cins köpek değil bu, sıradan, irice, boz renkli herhangi bir köpek. Ama tüm köpekler gibi vefalı, duygulu… Süleyman Efendi’yi savaşa uğurladı, ev halkıyla birlikte. Ardından epey ağladı, uğundu, bekledi. Sandı ki savaş birkaç günlük bir iştir. Şehre tohum almaya yahut ürün satmaya gittiğinde olduğu gibi, birkaç gün içinde dönecektir Süleyman Efendi. Köpekcik savaşı ne bilsin? İnsanlar bilmiyor, değil ki köpek?
Aradan aylar geçti, yıl geçti… Günlerden bir gün eve künyesi geldi, Süleyman Efendi şehit düşmüştü. O zaman tüm evler bu acıyı yaşardı. Vatan kurtuluşu kolay değildi.(…) Künye yani askerin boynunda taşıdığı metal kimliği ve komutanların yazdığı şehadet beratı ile eve geldiği gün, köpek, olağan dışı bir şeyler olduğunu anladı ve sahibi gittiğinden bu yana, onun kapısı önünde yatarak uyuma huyundan, o günden sonra vazgeçti.
Küçük bir çiftlikti Süleyman Efendi’ninki… Geride kalanlar, ev halkı, dirençli karısı, çoluğu çocuğu, yaşlılar el ele verip hayat sürüyordu çünkü onlar da hayatı sürdürmek için üstlerine düşeni yaptılar. Süleyman Efendi’yi unutmadılar ama onsuz yaşamaya alışmaya çalıştılar. Çerkeş kadınlar, cephedeki askere giysi dikti, çorap ördü. Yaşlılar ve elde kalanlar çiftliğin ekim dikim işini yaptı. Savaşılsa da hayat sürüyordu. Bir gün savaş sona erdi, cumhuriyet ilan edildi. Evdeki kırmızı bezlerden kendilerince bayrak dikip astı insancıklar. Kalanlar kaldı, cepheden dönebilen şanslılar döndü. Savaşın ardından doğanlara Cumhur adı takıldı. Hayat, kaldığı yerden akmaya koyuldu, yeniden… Çiftliktekiler Süleyman Efendi’nin dualarını edip hayırlarını yaptılar. Ocağını tüttürdüler. Onun yerine kimseyi koymadılar. Savaşa mal olan cumhuriyeti baş tacı ettiler.
Aradan koskoca yedi yıl geçti. Yedi kere harman kalktı, çocuklar yetişti. Genç karısı, kocasının ardından yedi devir yapıp lokma döktü, dağıttı, duasını etti.
Bir gün köpek, artık iyice elden ayaktan düşüp de yaşlanmış olan köpek, ömrünün son günlerinde, çıldırdı… Sabahtan başlayarak olağanüstü bir canlılık gösterdi. Merdivenleri inip çıkarak havlamaya, çiftliği dört dönmeye başladı. Ölümü yakın herhâlde dediler, okşayıp, severek köpeği avutmaya çalıştılar, ölüm iyiliği sandılar bu canlılığını… Zapt edilecek gibi değildi hayvancık.
Epey bir zaman, sahibinin oda kapısı önünde uzanıp bekledi. Hava kararmaya başlayınca hiç duramaz oldu. Çiftliğin kapısı önüne gitti, uludu, havladı, gözlerini ufka dikmiş, birini bekliyordu sanki…
Gece, onu evin içine çekmeye çabaladılar, güçlükle sokabildiler, avludan içeri. Kulaklarını dikti, hiç uyumadı, hep bekledi…
Sonunda sabaha karşıydı ki Süleyman Efendi, evinin kapısını vurdu.
Köpek onun geldiğini ev halkından önce sezdi, kapıya koşup havladı.
Esir düştüğü yabancı ülkeden yolun tamamını yürüyerek ayakları patlamış, saçları bembeyaz olmuş, kendisi bir deri bir kemik kaimış ama şükür ki sağ salim dönebilmişti Süleyman Efendi, evine, yurduna ve köpeğine…
Bunu son birkaç günden bu yana hisseden yaşlı, yorgun köpek, bu nedenle yerinde duramaz olmuştu.
Karısının bile gözlerinden, bakışından güçlükle tanıyabildiği Süleyman Efendi’yi köpeği hemen tanımış, yüzünü görmeden adım atışını duymuş, sezmiş ve beklemişti.
Özlemek ve vefalı olmakta hayvanlardan öğreneceklerimiz var…

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları Sayfa 233

1. ETKİNLİK

Soru: Metinden alınan “kimlik, çiftlik, lokma, harman” sözcüklerinden yeni kelimeler türeterek bu sözcükleri okun gösterdiği yönde ilgili kutulara yazınız. Bu sözcüklerden 1,2, 4, 6, 8 ve 12 numaralı olanları görselden bularak işaretleyiniz.

Cevap:

2. ETKİNLİK

Soru: Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

Cevap:

Soru: Yazar, insanlarla hayvanların hangi ortak özelliklerine değinmiştir?

Cevap: Olayları sezmeleri ve uyum sağlamalarına, düşünüp karar alabilmelerine, unutmamalarına, zekâlarının olduğuna değinmiştir.

Soru: Metinde Adapazarı’nın hangi özelliği belirtilmiştir?

Cevap: Türlü insanlardan oluşması, göç alması, farklı kültür ve alışkanlıkları harmanlaması, insanların barış ve güzellik içinde yaşaması belirtilmiştir.

Soru: Süleyman Efendi evini, ailesini neden bırakıp gitmiştir?

Cevap: Savaşa gittiği için ailesini bırakmıştır.

Soru: Süleyman Efendi evine niçin yıllar sonra dönebilmiştir?

Cevap: Esir alındığı ülkeden yürüyerek geldiği için yıllar sonra dönebilmiştir.

Soru: Süleyman Efendi’nin karısı, eşini neden güçlükle tanımıştır?

Cevap: Süleyman Efendi yaşlandığı ve zayıfladığı için güçlükle tanımıştır.

Soru: Süleyman Efendi’nin köpeğinin çılgın gibi davranmasının sebebi nedir?

Cevap: Süleyman Efendi’nin geleceğini hissetmesidir.

Soru: Bu hikâyenin sizi en çok etkileyen bölümlerini arkadaşlarınızla paylaşınız.

Cevap: Köpeğin sahibinin geleceğini çok önceden hissetmesidir.

3. ETKİNLİK

Soru: Okuduğunuz hikâyede bahsi geçen köpeğe bir isim verirseniz bu ne olurdu? Yazınız.

Cevap: Sadık adını verirdim.

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları Sayfa 234

4. ETKİNLİK

Soru: Metnin konusunu, ana fikrini ve yardımcı fikirlerinden birkaçını aşağıya yazınız.

Cevap:

Metnin Konusu: Bir köpeğin savaşa giden ve şehitlik haberi gelen sahibinin geleceğini hissetmesi

Metnin Ana Fikri: İnsanların hayvanlardan alacakları pek çok ders vardır.

Metnin Yardımcı Fikirleri:

Adapazarı’nda pek çok farklı gruptan insan yaşamaktadır.
Adapazarı göç alan bir yerdir.
Kurtuluş Savaşı’nda pek çok askerimiz şehit ve gazi olmuştur.
Köpekler vefalı, duygulu hayvanlardır.
Askerlerin boyunlarına taktıkları ve kimlik bilgilerinin yer aldığı metale künye denir.

5. ETKİNLİK

Soru: Metinde anlatılanlara katılıyor musunuz? Nedenleriyle birlikte aşağıya yazınız.

Cevap: Evet katılıyorum. Günümüzde insanlar birbirlerinin çektiği sıkıntılara, zorluklara duyarsız kalabiliyor. Ama izlediğimiz bazı videolarda sahiplerinin havuza atlamasıyla panikleyen ve suya atlayan köpekleri, çiftlikte morali bozuk olan çiftlik sahibinin üzgün olduğunu anlayıp yanına giden çiftlik hayvanlarını görüyoruz. Bu da hayvanların ne kadar düşünceli ve zeki olduklarını gösteriyor.

Savaşa Gidenin Köpeği Metni Cevapları Sayfa 235

6. ETKİNLİK

Soru: Günlük hayatta hayvanların ihlal edilen haklarını, aşağıda verilen balık kılçığının solundaki kutucuklara yazınız. Balık kılçığının sağındaki kutucuklara ise bu hakların ihlal edilmemesi adına neler yapılabileceğine dair çözüm önerilerinizi yazınız.

Cevap:

GELECEK DERSE HAZIRLIK

Soru: Bahar mevsiminin yeryüzünde ve insan psikolojisinde yarattığı değişimleri araştırıp maddeler hâlinde not alınız.

Cevap: Bahar mevsimi, doğanın canlandığı zamandır. Doğadaki bu canlanma, yenilenme insanı da olumlu etkiler. İnsanlar, baharın gelişiyle birlikte canlanır, kendisini daha dinç, enerjik ve mutlu hisseder; hayata daha olumlu bakar.

***Savaşa Gidenin Köpeği metni cevapları Sayfa (231-232-233-234-235) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları

☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!