Mehmet Âkif Ersoy’a Mektup Serbest Okuma metni cevapları ve soruları, Özgün Yayınları 7. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 71-72 (Millî Mücadele ve Atatürk Teması)
Mehmet Âkif Ersoy’a Mektup Serbest Okuma Metni Cevapları
Mehmet Âkif Ersoy’a Mektup Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 71
MEHMET ÂKİF ERSOY’A MEKTUP
Saygıdeğer Mehmet Âkif Ersoy,
Siz ilim öğrenmeye çok kıymet verdiniz. Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcada birinciydiniz. Baytar mektebini de birincilikle bitirdiniz. Tahsil-i âlîyi bitirdikten sonra hâfız oldunuz. Hayatınız boyunca çok çeşitli görevlerde bulundunuz: Baytariye Mektebinde müdür muavinliği,
Halkalı Mektebinde ve Darülfünun’da muallimlik, milletvekilliği, başyazarlık, şairlik… Sadece ilme ve öğrenime değil, spor faaliyetlerine de çok meraklıydınız. Kispet giyerek, zeytinyağı kullanarak güreştiniz. Bunun dışında atıcılık, binicilik, yüzme, atlama, koşma gibi bedenî aktivitelerle de meşgul oldunuz. Birinci Dünya Harbi bittiği zaman düşman işgali bütün kasvetiyle memleketin üzerine çökmüştü. Bu kara günlerin sizi ne kadar çok incittiğini, yazdığınız eserlerden anlıyoruz. Bu nedenle Millî Mücadele’ye camilerde verdiğiniz vaazlar ile tam destek verdiniz. Bir fikir ve aksiyon adamı olarak hayatınızın her karesi ile bizlere örnek oldunuz.
(…) Şiirlerinizi yazarken, “Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.” düsturuyla hareket ettiniz. Sizi; bazen halkın çilelerine mütercim (…) bazen nasihatleriyle bizlere hayat dersi veren bir mürşit ve bazen de en içten, en vurucu söyleyişlerle ruhumuzu ağlatan bir şair olarak bulduk. Çağınızın en vahim
sorunu olan cehalet, sizin yüreğinizi her defasında yakıp kavurdu. Siz asırlık ilim boşluklarının neticesi olan cehaleti milletin yenmesi gerektiğini haykırdınız şiirlerinizde. Hülâsa size göre hakikatin hatırı her şeyden âli idi, siz şiirden pek hoşlanırdınız ve insanlara eğriyi doğruyu anlatmak için şiiri kullandınız.
Zulme ve zalime meyletmemeyi, ölüm veya ona yakın bir felaket olmadıkça sözümüzde durmayı öğrettiniz bize. Bıçağın kemiğe dayandığı zorlu günlerde, “Âlemde ziya kalmasa halk etmelisin, halk! / Ey elleri böğrümde yatan şaşkın adam, kalk!” mısralarınız vatan semasında yankılandı. Ümidinizi hiç yitirmediniz. Sizden geriye elbise, tüfek, birkaç lira, saat ve İstiklal Madalyası dışında hiçbir şey kalmamıştı. Buna neden şaşırmalı ki… Siz İstiklal Marşı’nı yazdığınız için verilen ödülü almayacak kadar kanaatkâr bir insandınız. Bizlere ahlaklı bir insan olmanın yollarını gösterdiniz.
Mehmet Âkif Ersoy’a Mektup Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 72
Biz Türk gençlerine mütemadiyen öğütlediğiniz (…) ümidi, en imkânsız anlarda bile yaşadınız. İstiklal Marşı bu ümit çağlayanının edebiyat dünyamıza tezahür etmiş bir vesikasıdır. İstiklâl Marşı, milletimizin en kara günlerinde imanın ve ümidin simgesi olarak dudaklarda ve yüreklerin en derinlerinde yer edinmiş; milletimizin ruhunu, şan ve azametini tek vücut hâlinde haykıran ve zaferini müjdeleyen en kuvvetli seslerinden biri olmuştu. Vatan sevgisinin imandan geldiği inancı, sizde bu sevgiye mukaddes bir çehre kazandırdı ve İstiklal Marşı ile bizlere bu toprakların enbiya yurdu, bu diyarlann blnterce şehidin makamı olduğunu öğrettiniz, Bu duygular içinde yazdığınız, âdeta yüreğinizden taşıp çağlayan İstiklal Marşı, sağlam ve derin mıs- ralarıyla yediden yetmişe bu yüce ulusu daima ayakta tutacaktır; hiç şüphesiz ki ilelebet ufuklarımızda çınlayacaktır!
Safahatınızda “Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; / Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım.” diyerek içinizdeki acıyı tam olarak izah edemediğinizi dile getirdiniz lâkin bizler, sizin satırlarınızı her okuduğumuzda hicranla, özlemle, ıstırapla iki büklüm oluşunuzu duyduk. Yurdumuzda vatan ve millet için yanıp tutuşan yüreğinizin haykırışları yankılandı. Sizin gönlünüzde yıllarca yanmış o koru şimdi biz devraldık. Size olan sevgimizi ve saygımızı tam olarak anlatamamış olmanın hüznüyle satırlarımıza veda ederken milletimiz, (…) mukaddesatımız için çalışıp sizin bıraktığınız kaleme sahip çıkacağımıza, (…) söz veriyoruz!
İSTİKLAL MARŞI
Kahraman Ordumuza
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecdile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
***Mehmet Âkif Ersoy’a Mektup Serbest Okuma metni cevapları Sayfa (71-72) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.
Yorum Yap