Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü metni cevapları ve soruları, MEB Yayınları 6. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 24-25-26-27-28-29-30-31-32-33-34-35-36-37-38-39-40-41 (1. Kitap) (Dilimizin Zenginliği Teması)
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları

Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları (6. Sınıf Türkçe)
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 24
TEMA ADI: Dilimizin Zenginliği
METİN ADI: Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü
HAYDİ, BAŞLAYALIM
Soru: “Nine”, “hayal”, “oyun” kelimeleri birer renk olsaydı sizce bunlar hangi renkler olurdu? Sebeplerini açıklayınız.
Cevap: “Nine” beyaz olurdu çünkü saflığı ve yaşlılığın bilgeliğini hatırlatır. “Hayal” mavi olurdu çünkü gökyüzü gibi sınırsızdır. “Oyun” sarı olurdu çünkü neşe ve canlılık verir.
Soru: “Atasözü” kelimesine bu ismin verilme sebebi ne olabilir? Bir sözün atasözü hâline gelmesi için sizce ne kadar süre geçmesi gereklidir? Tahminlerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap: “Atasözü” denmesinin sebebi, geçmişten yani atalarımızdan kalmış öğütleri taşımasıdır. Bir sözün atasözü olması için uzun yıllar boyunca halk arasında kullanılması gerekir.
Soru: Aile büyüklerinizden sıkça duyduğunuz atasözü ve deyimler nelerdir? Arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap: Aile büyüklerimden sıkça duyduğum atasözleri: “Azıcık aşım kaygısız başım.”, “Ayağını yorganına göre uzat.” Deyimler: “Gözden düşmek.”, “El ele vermek.”
Okumaya başlamadan önce metnin görsellerini. biçimini ve renklendirilmiş bölümlerini gözden geçiriniz. Okuma amacınızı göz önünde bulundurarak metni sessiz okuyunuz.
ANNEM YERYÜZÜYDÜ BABAN GÖKYÜZÜ
Ömrümün en güzel renklerini, Anadolu’nun kalbinde geçen çocukluğumda biriktirmiştim. Bunu yıllar yıllar sonra anladım.
Yüksek bir dağın başındaki köyümüz, denize uzak ama sanki gökyüzüne çok yakındı. Köyün sokaklarının yanı sıra çevredeki tepeler, çayırlar, harman yeri ve meyve bahçeleri hep oyun alanımızdı. Gündüzleri güneş, bulutlar, kuşlar, keçiler, inekler, böcekler ve bitkiler çoğu zaman oyunlarımızın bir parçası olurdu; geceleri ise ay ve yıldızlar. ..
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 25
Büyüklerimiz kadar yerdeki toprak veya gökteki bulutlar da bir şeyler anlatırdı bize… Köydeki ihtiyarlar, bulutlara veya uzak dağların ucundaki ufuklara bakıp hava durumunu tahmin ederlerdi. Nasıl oluyor da her seferinde dedikleri doğru çıkardı. Doğanın fısıldadığı işaretlere bakıp o hafta havanın nasıl olacağının. o yıl kışın sert geçip geçmeyeceğinin, o yaz hangi meyvelerin bol olacağının ipucunu verirlerdi. Doğanın sesleriyle ve renkleriyle bütünleşen bir bilgelik vardı etrafımızda…
O zamanlar farkında olmasak da kış gecelerinde kandil ışığı altında babaannemin anlattığı masallar, yazın tarlada çalışırken dedemin ara sıra söylediği türküler, başta annem olmak üzere tüm büyüklerimizin her sözün sonuna eklediği atasözü veya deyimler, hep yeni bir bilgi ve farklı bir ışık katmış hayatımıza …
Soğuk havalarda annemden “Kar yağsın, kaygı yağmasın.” sözünü duydukça umutla her zorluğun aşılabileceğini öğrenmişim. Ya da annemin sıkça söylediği “Acele işe şeytan karışır.” sözüyle serinkanlı olmanın önemini. “Sebepsiz kuş yuvadan uçmaz.” sözüyle de her şeyin bir nedeni olduğunu nakış gibi işlemiş belleğime…
Babamın “Bin bitsen de bir bilene danış.” veya “Soran dağlar aşmış, sormayan ovada yolunu şaşmış.” sözleri sayesinde istişare edip ortak akılla iş yapmanın değerini anlamışım.
Dedemden duyduğum “Ne ekersen onu biçersin.” ile anneannemin sıkça söylediği “Hazıra dağlar dayanmaz.” ve “Ödünç yiyen kesesinden yer.” öğütlerini duydukça ancak azimle çalışıp çaba göstermenin karşılığını alabileceğime inancım artmış.
Babaannemin “Bir tutam tarhana varsa ehline pişirt.” sözü, işi bilene yaptırmanın önemini öğretmiş.
Dayımın “Çala çala bir hava bulunur.” sözünü duydukça zamanla her şeyin bir şekilde yoluna girebileceğini anlamışım.
Bunlar gibi birçok söz dilime işlemiş, bugün de kullanmaya devam ediyorum.
Hatırlıyorum da çocukluğumda bazen evde yatağa uzanıp kitap okurken düşüncelere dalar giderdim. Büyüklerimden duyduklarımın, okuduğum hikaye ve masallarda yazılanlar kadar renkli olduğunu hissederdim. Duyduklarımı kendi masalıma, hikayeme dönüştürdüğüm uzun hayaller kurardım.
Yıllar içinde birçok kitaba ve yazıya dokunduktan sonra iki şairin Türkçe ile ilgili dizelerini görünce aslında dil sevgisinin çocuklukta oluştuğunu anladım. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Türkçem, benim ses bayrağım” dizesi ile Cemal Süreya’nın Yunus Emre’yi tanımlarken söylediği “Yunus ki süt dişleri Türkçenin” dizeleri. bana kendi çocukluğumu anımsattı.
İşte o zaman. çocukluk dünyamda annemin toprak gibi eliyle, diliyle beni büyüten yeryüzüm olduğunu; babamın da gökyüzüm gibi hayatıma ufuklar açtığını hissettim. Onlardan başka tanıdığım olan birçok yıldız, güneş ve ay ile çocukluğumun gökyüzü aydınlanmış.
Çocukluğumda duyup gördüklerim, bugün hayatıma renk ve ışık katmaya devam ediyor.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 26
1. ANLAYALIM
Soru: a) “Bakraç” denince aklınıza neler geliyor? Söyleyiniz.
Cevap: “Bakraç” denince aklıma su ya da süt taşımak için kullanılan küçük bakır kova geliyor. Köy hayatı ve eski zamanlar da aklıma gelir.
Soru: b) Karekodu okutarak “Bakraç” adlı dijital içeriğe ulaşınız.
Cevap: Karekodu okutarak “Bakraç” adlı dijital içeriğe ulaştım.
Soru: c) İçeriğin konusu nedir? Söyleyiniz.
Cevap: Bir çocuğun, “bakraç” kelimesinin anlamını merak edip çeşitli yollarla öğrenmeye çalışması anlatılıyor.
Soru: ç) İçerikteki kahraman, “bakraç” kelimesinin anlamını tahmin etmeye çalışırken hangi yollara başvuruyor? Söyleyiniz.
Cevap: Önce kelimeyi benzer başka sözcüklerle ilişkilendirmeye çalışıyor. Ardından kelimenin geçtiği cümlenin anlamından ipuçları çıkarıyor. Sonunda ise Güncel Türkçe Sözlük’e bakarak doğru anlamını öğreniyor.
2. ANLAYALIM
Soru: a) Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü” metnini tekrar gözden geçiriniz ve anlamını bilmediğiniz kelime/kelime gruplarını belirleyiniz. “l. ANLAYALIM” etkinliğinden yola çıkarak bu kelime/kelime gruplarının anlamlarını tahmin ediniz.
Cevap:
Anlamını Bilmediğim Kelime/Kelime Grupları ve Tahminlerim:
- İstişare → Tahminim: Bir konu hakkında konuşup fikir alışverişi yapmak.
- Nakış gibi işlemek → Tahminim: Yavaş yavaş ve özenle öğretmek, belleğe yerleştirmek.
- Ehline pişirtmek → Tahminim: Bir işi bilen kişiye yaptırmak.
- Ses bayrağı → Tahminim: Dilin bir millet için sembol olması.
Soru: b) Kelime/kelime gruplarının anlamlarını TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Tahmininizin doğru cevaba yaklaşma durumuna göre yıldızları boyayınız (Üç yıldız “Tahminim doğru.”, iki yıldız “Tahminim kısmen doğru.”, bir yıldız “Tahminim doğru değil.” ifadelerini karşılamaktadır.).
Cevap:
TDK Kontrolü ve Yıldızlar:
- İstişare: Bir konuda danışma, fikir alışverişi yapma. ⭐⭐⭐
- Nakış gibi işlemek: Bir şeyi özenle işlemek, zihne yerleştirmek. ⭐⭐
- Ehline pişirtmek: Bir işi işin uzmanına yaptırmak. ⭐⭐⭐h
- Ses bayrağı: Dilin, milletin simgesi olması (şiirsel bir ifade). ⭐⭐
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 27
3. ANLAYALIM
Soru: a) Aşağıdaki kelime/kelime gruplarının bir arada olma gerekçesini belirleyip söyleyiniz. Bu gerekçeye uygun olacak şekilde metinden birer kelime/kelime grubu belirleyiniz ve bu gruplara örnekteki gibi ekleyiniz.
Cevap:

Soru: b) Eklediğiniz kelime/kelime gruplarından hangileri metni daha iyi yansıtmaktadır? Söyleyiniz.
Cevap: Eklediğim kelimelerden Anne, Tarhana, Atasözü, Çocukluk ve Dil Sevgisi metni daha iyi yansıtmaktadır. Çünkü metinde anneden, tarhana sözünden, atasözlerinden, çocukluk anılarından ve dil sevgisinden sıkça bahsedilmektedir.
Anahtar kelimeler bir metnin içeriğini en iyi yansıtan kelimelerdir. Bu kelimeler ana düşünceyi de destekler.
4. ANLAYALIM
Soru: a) Okuduğunuz metindeki farklı renkle yazılmış ifadeleri inceleyiniz. Bu ifadelerin ortak özelliği ne olabilir? Söyleyiniz.
Cevap: Bu ifadeler atasözüdür. Kalıplaşmış, anonimdir; öğüt verir, genellikle mecazlı ve uyaklı bir anlatımı vardır.
Soru: b) Metinde aynı özelliği taşıyan başka ifadeler var mı? Metni bu açıdan gözden geçiriniz ve belirlediğiniz ifadelerin altını çiziniz.
Cevap:
Diğer ifadeler:
- “Acele işe şeytan karışır.”
- “Sebepsiz kuş yuvadan uçmaz.”
- “Soran dağlar aşmış, sormayan ovada yolunu şaşmış.”
- “Ne ekersen, onu biçersin.”
- “Hazıra dağlar dayanmaz.”
- “Bir tutam tarhana varsa ehline pişirt.”
- “Çala çala bir hava bulunur.”
Soru: c) Bu ifadeler metne anlamca nasıl bir katkıda bulunmuştur? Bu ifadelerin yerine başka hangi ifadeler kullanılabilirdi? Söyleyiniz.
Cevap: Bu ifadeler metne öğüt verici, öğretici ve halkın bilgelik sesini yansıtan bir anlam katmıştır. Çocukluğun bilgisinin aileden ve atasözlerinden geldiğini vurgulamıştır. Bunların yerine “Azıcık aşım kaygısız başım.”, “Ayağını yorganına göre uzat.” veya “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” gibi başka atasözleri de kullanılabilirdi.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 28
5. ANLAYALIM
Soru: Okuduğunuz metindeki kahramanın çocukluğu ile ilgili aşağıdaki ifadelerin doğruluk durumunu değerlendiriniz ve örnekteki gibi ifade doğru ise “D”. yanlış ise “Y” yazınız. Bu cevaplara ulaşmanızı sağlayacak gerekçeleri metinden belirleyip söyleyiniz.
Cevap:
(Y) Oyunlarını çoğunlukla evde oynamaktadır.
(D) Okuma ve yazmayı sevmektedir.
(D) Doğada vakit geçirmekten hoşlanır.
(D) Aile bağları güçlü bir ortamda büyümüştür.
(Y) Oyunlarını genellikle yalnız oynar.
(Y) Sahil, oyunlarının bir parçası olmuştur.
6. ANLAYALIM
Soru: a) Yandaki karekodu okutarak “Lafla Peynir Gemisi Yürür mü?” adlı içeriğini izleyiniz.
Cevap: “Lafla Peynir Gemisi Yürür mü?” adlı içeriği izledim.
Soru: b) İzlediğiniz içerikteki hikâye unsurlarını belirleyerek yazınız.
Cevap:
✅Zaman: Geçmişte, İstanbul’da geçen bir dönem.
✅Kahramanlar: Edirneli Aksi Yusuf (peynir tüccarı) ve gemi kaptanı.
✅Yer: İstanbul limanı/Sarayburnu; İzmir’e giden deniz yolu.
✅Olay: Aksi Yusuf peynirleri gemiye yükletip ödemeyi ertelemek ister; kaptan “Lafla peynir gemisi yürümez.” diyerek parasını peşin alır.
Soru: c) İzlediğiniz içerikte yer alan kahramanlar arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Cevap: Tüccar ile kaptan arasında alacak-verecek ilişkisi vardır; tüccar söz verir, kaptan masrafı gerekçe gösterip peşin ödeme ister.
Soru: ç) Hikâyenin geçtiği şehir deniz kıyısında yer almasaydı olay örgüsü bu durumdan nasıl etkilenirdi?
Cevap: Şehir deniz kıyısında olmasaydı gemi ve liman olmazdı; sevkiyat kara yoluyla yapılır, “peynir gemisi” üzerinden kurulan olay ve deyim böyle biçimde doğmazdı.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 29
1. ANLATALIM
Soru: a) Metinde geçen “Soran dağlar aşmış, sormayan ovada yolunu şaşmış.” ifadesi ile anlatılmak istenen ne olabilir? Aşağıdaki sorulardan hareketle tartışınız.
Cevap: “Soran dağlar aşmış, sormayan ovada yolunu şaşmış.” sözü, danışan ve akıl alan kişinin zorlukları daha kolay aşacağını, danışmayanın ise kolay görünen işlerde bile hata yapacağını anlatır.
Soru: Günlük yaşamınızda karşılaştığınız güçlük ve kolaylıklar bu yer şekillerinden hangileri ile ilişkilendirilebilir?
Cevap: Günlük yaşamda ders çalışırken zorlandığımda öğretmenime ya da arkadaşlarıma sormam dağa benzer; sorunca kolaylaşır. Sormazsam basit görünen şeylerde bile hata yapmam ovaya benzer.
Soru: Yer şekillerinden dağ ve ovanın hangi özellikleri, bu sözün anlamı ile ilişkili olabilir?
Cevap: Dağlar zordur ama yol sorarak aşılır; ovada yollar kolaydır ama sormazsan kaybolabilirsin. Bu da sözün anlamıyla ilişkilidir.
Soru: b) Etkinliğin “a” maddesindeki sözü bir dörtlüğe dönüştürmek için iki dize daha yazınız.
Cevap:
Soran dağlar aşmış,
Sormayan ovada yolunu şaşmış
Akıl alan yolunu bulmuş,
Danışmayan işinde kalmış.
Soru: c) Yazdığınız dörtlüğü aşağıdaki yönergelerden birini seçerek uygun şekilde seslendiriniz.
• Şarkı gibi söyleyiniz.
• Heyecanlı bir şekilde söyleyiniz.
• Telaşlı bir şekilde söyleyiniz.
• Uzaktaki birinin duyabileceği şekilde söyleyiniz.
• Yanınızdaki kişiye fısıldayarak söyleyiniz.
• Her bir dizede yandaki şekil üzerinde yer alan komutlara göre ses düzeyinizi değiştirerek söyleyiniz.
Cevap: Dörtlüğümü heyecanlı bir şekilde seslendiririm. Böylece sözlerin anlamı daha etkili olur ve dinleyenler dikkatle takip eder.
2. ANLATALIM
Soru: a) Aşağıdaki görselleri inceleyiniz. Bu görseller birer ses ile ifade edilseydi bu sesler neler olurdu? Dilimizde bu seslerle ilgili kelime/kelime grupları var mı? Tartışınız.
Cevap:
Bu sesler olabilir:
- Arı → “vız vız” sesi çıkarır. (Vızıldamak kelimesi vardır.)
- Şelale → “çağıl çağıl” akar. (Çağlamak kelimesi vardır.)
- Balon patlaması → “pat” ya da “güm” sesi çıkar. (Patlamak kelimesi vardır.)
- Hapşıran çocuk → “hapşu” deriz. (Hapşırmak kelimesi vardır.)
- Kaynayan tencere → “fokur fokur” ses çıkarır. (Fokurdamak kelimesi vardır.)
Soru: b) Aşağıdaki cümlelerde altı çizili ifadeler yerine hangi kelime/kelime grupları getirilebilir? Etkinliğin “a” maddesinden hareketle ifadeleri düzenleyip söyleyiniz.
• Top cama vurunca cam tuzla buz oldu.
• Tencereden kaynayan sütün sesi geliyordu.
• Karların erimesiyle beslenen dere coşkuyla akıyordu.
Cevap:
Bu ifadeler gelebilir:
- Top cama vurunca cam “çat” diye oldu.
- Tencereden kaynayan sütün sesi “fokur fokur” geliyordu.
- Karların erimesiyle beslenen dere “çağıl çağıl” akıyordu.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 30
3. ANLATALIM
Soru: a) Aşağıdaki metni sessiz okuyunuz.
“Bir tutam tarhana varsa ehline pişirt.” atasözünü duyunca senin de aklına şöyle dumanı üstünde bir kâse tarhana çorbası geldi mi? Çorbanın ana malzemesi olan tarhananın nasıl yapıldığını hiç düşündün mü? Peki. tarhana firiğini hiç duydun mu? Bizim oralarda bekârlara “Düğünün ne zaman?” diye sorulmaz mesela, “Keşkeğini ne zaman yiyeceğiz?” denir. Sahi keşkeği duymuş muydun? Ya da “kömbe”yi, “şibit”i, “peleder”i, “üfelemeç”i Duymadıysan söyleyeyim. Bütün bunlar yöresel yiyecek isimleri. Dilimizin bir güzelliği de bu: mutfak kültürümüzdeki unsurların isimlerinin yörelerimize göre değişmesi.
Cevap: Metni okudum.
Soru: b) Ön bilgilerinizden hareketle yaşadığınız yöreye ve Türkiye’ye özgü yemekleri düşününüz. Bu yemeklerden en sevdiğinizi belirleyiniz ve aşağıdaki soruları cevapladığınız bir konuşma yapınız.
- Cevap:
KONUŞMA ÖRNEĞİ
Ben İstanbul’da yaşıyorum. Burada çok farklı yemekler var ama benim en sevdiğim yemek mantıdır. Mantı Anadolu’nun birçok yerinde bilinir, bazı yörelerde “kulak mantısı”, bazılarında ise “boşnak mantısı” adıyla da anılır. Küçük hamur parçalarının içine kıyma konularak yapılır.
Mantının malzemeleri oldukça basittir: un, su, tuz, yumurta, kıyma, soğan ve biraz da baharat. Yemeğin yapımında özel bir mutfak gereci kullanılmaz ama hamuru açmak için oklava şarttır. Bizim ailede mantıyı en iyi yapan kişi annemdir. Hamuru incecik açar, küçük küçük keser ve içine kıymayı koyup kapatır. Sonra kaynar suda haşlar ve üzerine yoğurt ile tereyağlı sos döker.
Mantıyı sevmemin birkaç nedeni var. Öncelikle tadı çok güzeldir, yoğurt ve sosuyla birleşince çok lezzetli olur. Ayrıca ailece sofrada bir araya gelmemizi sağlar. Mantı genellikle özel günlerde, misafir geldiğinde ya da bayramlarda yapılır. Bu da yemeğin değerini artırır.
Sonuç olarak mantı, hem lezzetiyle hem de bizleri bir araya getiren yönüyle çok sevdiğim bir yemektir. İstanbul’da yaşasam da bu yemek bana Anadolu’yu, ailemi ve geleneklerimizi hatırlatır.
Soru: Bu yemek hangi isimlerle biliniyor?
Cevap: Mantı, bazı yörelerde “kulak mantısı” ya da “Boşnak mantısı” adıyla biliniyor.
Soru: Yemek için hangi malzemeler gerekiyor?
Cevap: Un, su, tuz, yumurta, kıyma, soğan, baharat, yoğurt ve tereyağı gerekiyor.
Soru: Yemeğin yapımında özel bir mutfak gereci kullanılıyor mu?
Cevap: Özel bir gereç yok ama hamuru açmak için oklava kullanılıyor.
Soru: Ailenizden ya da yakın çevrenizden bu yemeği en iyi yapan kişi kim?
Cevap: Bu yemeği en iyi yapan kişi annemdir.
Soru: Yemek nasıl yapılıyor? Yemeğin yapım aşamaları neler?
Cevap: Hamur açılır, küçük parçalara kesilir, içine kıyma konur ve kapatılır. Sonra kaynar suda haşlanır, üzerine yoğurt ve tereyağlı sos dökülür.
Soru: Yemeği sevme sebebiniz nedir?
Cevap: Çok lezzetli olmasının yanında ailece sofrada bir araya gelmemizi sağladığı için seviyorum.
Soru: Yemeğin yapıldığı özel bir gün ya da olay var mı?
Cevap: Genellikle bayramlarda ya da misafir geldiğinde yapılır.
Soru: c) Konuşmanız sırasında yabancı dillerden alınan ve dilimizde henüz yaygınlaşmamış kelimelerin Türkçelerini kullanmaya özen gösteriniz.
Cevap: Konuşmam sırasında yabancı kelimeler yerine Türkçelerini kullandım. “Sos” yerine yağlı karışım, “oklava”yı olduğu gibi, “malzeme” yerine gereçler, “spesiyal” yerine özel gibi Türkçe karşılıklar seçtim. Böylece anlatımım daha anlaşılır ve dilimize uygun oldu.
Değerlendirelim
Soru: a) Konuşmanızı aşağıdaki puan çizelgesini kullanarak değerlendiriniz. Ölçütteki her bir davranışı gerçekleştirme durumunuza göre yıldızlarınızı yay ayraç içine çiziniz.
Kelimeleri doğru ve anlaşılır bir biçimde söyledim. (4)
Açık. anlaşılır. yalın ve doğru cümleler kurdum. (5)
Dilimizde yaygınlaşmamış yabancı kelimelerin Türkçelerini kullandım. (5)
Konuşma sırasında ön bilgilerimden yararlandım. (4)
Cevap:

Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 31
Soru: b) Topladığınız yıldızları hesaplayarak aşağıdaki ifadeleri tamamlayınız.
Cevap:
✅Topladığım yıldız sayısı: 18.
✅Kendime söz: Sonraki çalışmalar için daha akıcı konuşmaya gayret edeceğim.
✅Kendime aferin: Türkçe kelimeler kullanma konusunda çok iyiyim.
4. ANLATALIM
Soru: “Dilimiz Türkçe” adlı bir yarışmaya katıldığınızı düşününüz. Numaralandırılmış soruların cevaplarını aşağıdaki kutulara yazarak ilerleyiniz. 5 dakika süreniz olduğunu, her kutunun puan değerinin 10 olduğunu. yıldızlı kutuların iki katı puan kazandıracağını unutmayınız.
Cevap:
Soru: 1) “Yeni nesil yarı yapışkan eğlence hamuru” olarak tanımlanan slime (sılaym) kelimesi için Türkçe karşılık yazınız.
Cevap: Yapışkan hamur.
Soru: 2) Hangi kelimeyi kullanmayı tercih edersiniz?
a) Tıpkıbasım
b) Fotokopi
Cevap: Tıpkıbasım
Soru: 3) “Böcekler, sürüngenler ve bazı bitki türlerinin yaşadıkları doğal alanların taklidi olan akvaryum benzeri yapay yaşam alanları” olarak tanımlanan teraryum kelimesi için Türkçe karşılık yazınız.
Cevap: Toprak akvaryumu.
Soru: 4) Cüneyt ARKIN için hangi kelimeyi kullanmayı tercih edersiniz?
a) Yıldız
b) Star
Cevap: Yıldız
Soru: 5) “1. Voleybol ve teniste topu yukarıdan aşağıya doğru sertçe vurma: küt. 2. Basketbolda yakın mesafeden topu sertçe sepete geçirme” olarak tanımlanan smaç (sımaç) kelimesine Türkçe karşılık yazınız.
Cevap: Sert vuruş
Soru: 6) Hangi kelimeyi kullanmayı tercih edersiniz?
a) Drone
b) Uçangöz
Cevap: Uçangöz
Soru: 7) “Bir otomobilin arkasına takılan veya hem taşıt hem konut olarak kullanılan üstü kapalı, ev özelliğinde araç” olarak tanımlanan karavan kelimesine Türkçe karşılık yazınız.
Cevap: Taşınır ev
Soru: 8) Hangi kelimeyi kullanmayı tercih edersiniz?
a) Mouse
b) Fare
Cevap: Fare

Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 32
5. ANLATALIM
Soru: a) Aşağıdaki cümleleri sesli okuyunuz. Bu sırada anlam bütünlüğünü korumak için nerelerde duraksadığınıza dikkat ediniz.
• Türkçe dersini severim demiş.
• Kütüphaneye uğramayı unutmayın diyerek sınıftan çıktı.
• Ayakkabılarını giydi. Kapıda bekleyen ninesine
— Yarın da masal anlatacak mısın, diye sordu.
Cevap: Türkçe dersini severim, demiş. Kütüphaneye uğramayı unutmayın, diyerek sınıftan çıktı. Ayakkabılarını giydi. Kapıda bekleyen ninesine, “Yarın da masal anlatacak mısın?” diye sordu.
Soru: b) Üç virgül (,) hakkınız olsaydı bu virgülleri cümlelerde nerelere yerleştirirdiniz? Cümlelerin üzerinde gösteriniz.
Cevap:
6. ANLATALIM
Soru: a) Aşağıdaki tabloyu inceleyiniz.
Virgülün İşlevi
Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur.
Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlenin bitimine konur.
Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur.
Örnek Cümle
Atatürk, Türk dili dillerin en zenginlerindendir (.) dedi.
— Türkçenin en uzun kelimesi nedir (,) diye sordu.
Elindeki sözlüğü uzattı. Öğrencisine (,) — Dil her kapıyı açar, dedi.
Cevap: Tabloyu inceledim.
Soru: b) Tablodan hareketle aşağıdaki cümlelerde renkli yazılmış virgüllerin hangi amaçla kullanıldığını belirleyiniz. Virgülün aynı amaçla kullanıldığı cümleleri gruplandırınız.
1. Bu deyimin hikâyesini merak ediyorum, demiş.
2. — “Kendi Gök Kubbemiz” adlı kitabı okuyalım, diye teklif etti.
3. Kelimeler atalarımızın işlediği söz mücevherleridir, diyor.
4. Eve hızlıca geldi. Alt komşusuna,
— Akşamki mâni atışmasına yetişelim, dedi.
5. Bebeğimi hep ninniyle uyuttum, diyor.
6. Öğretmenine,
— Bugün hangi türküyü dinleyeceğiz, diye sordu.
7. — Tekerlemeler akıcı konuşma becerinizi geliştirir, dediler.
8. Sözlüğü uzattı. Arkadaşına,
Kelime tahmin etme oyununa ne dersin, diye sordu.
9. — Bilmecenin cevabını buldun mu, dedi.
Cevap:
Gruplandırırsak:
- 1. Grup – Tırnak içinde olmayan alıntıdan sonra: 1, 3, 5
- 2. Grup – Konuşma çizgisinden sonraki alıntının bitiminde: 2, 6, 7, 9
- 3. Grup – Konuşma bölümünden önceki ifadenin sonunda: 4, 8
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 33
Soru: c) Bu grupları oluşturan cümlelerin numaralarını “a” etkinliğindeki tablonun ilk sütununa yazınız.
Cevap:

Soru: ç) Defterinize virgülün öğrendiğiniz işlevlerine yönelik birer cümle yazınız.
Cevap:
Örnek cümleler:
- Dün derse çok çalıştım, dedi. (Tırnak içinde olmayan alıntı cümlesinden sonra)
- — Bu oyunu birlikte oynayalım, dedi. (Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlenin bitiminde)
- Kitabı raftan aldı. Arkadaşına, — Bunu sen de okumalısın, dedi. (Konuşma bölümünden önceki ifadenin sonunda)
7. ANLATALIM
Soru: a) Aşağıdaki cümlede altı çizili ifadenin işlevini fark etmeye çalışınız. “Türküler söylemek” ile “türküler de söylemek” arasındaki farkı aşağıya yazınız.
O akşam dedem türküler de söylemişti.
Cevap: “Türküler de söylemek”teki de bağlaçtır, “ayrıca/başka şeylerin yanında” anlamı katar. “Türküler söylemek” yalnızca eylemi belirtir; “türküler de söylemek” başka şeylerle birlikte türküler de söylendiğini gösterir.
Soru: b) Aşağıdaki cümleyi sesli okuyunuz, ardından altı çizili ifadeyi çıkarıp cümleyi tekrar okuyunuz. Cümlede geçen altı çizili ifadenin işlevini arkadaşlarınızla tartışınız.
Türkülerde neşe, keder, umut var.
Cevap: “Türkülerde”deki -de bulunma hâli ekidir; “türkülerin içinde/türkülerde” anlamı verir.
Soru: c) Öğrendiklerinizden hareketle aşağıdaki cümlelerde altı çizili ifadelerin yazımındaki farkı belirleyip söyleyiniz.
• Öğretmen, kardeşime kitap da hediye etmiş.
• Kitapta güzel bilmeceler var.
Cevap:
Farklılıklar:
• “Öğretmen, kardeşime kitap da hediye etmiş.” → da bağlaç, ayrı yazılır (“ayrıca”).
• “Kitapta güzel bilmeceler var.” → -ta bulunma hâli eki, bitişik yazılır.
Soru: ç) Okuduğunuz metinden ayrı yazılan “da/de” ve bitişik yazılan “-da/-de/-ta/-te” örnekleri bulunuz. Bu örneklerin yer aldığı birer cümleyi defterinize yazınız ve bunların neden ayrı ya da bitişik yazıldığım arkadaşlarınızla tartışınız.
Cevap:
Metinden örnekler:
✅ Ayrı yazılan da/de: “Bunlar gibi birçok söz dilime işlemiş, bugün de kullanmaya devam ediyorum.”
✅ Bitişik -da/-de/-ta/-te: “Çocukluğumda duyup gördüklerim, bugün hayatıma renk ve ışık katmaya devam ediyor.”
GÖREVİMİZİ BİLELİM!
Kütüphaneler, güvenilir genel ağ adresleri, öğretmenleriniz ve konuya dair bilgi sahibi olan büyükleriniz vb. kaynaklardan ulaşabileceklerinizi belirleyiniz. Bu kaynaklardan yararlanarak farklı sözlük türlerine yönelik metinler bulmak amacıyla araştırma yapınız. Araştırmanız sırasında yukarıdaki sorulardan yararlanabilirsiniz.
Araştırma süreciniz boyunca gerekli gördüğünüz noktaları defterinize not alınız. Ulaştığınız kaynaklardan yeterli bilgiye erişemediğinizi düşünüyorsanız farklı kaynakları araştırmanıza dâhil edebilirsiniz.
Soru: Bir kelimenin anlamını merak ettiğinizde ilk başvurduğunuz kaynak ne olur?
Cevap: TDK Güncel Türkçe Sözlük (çevrim içi ya da basılı).
Soru: Bir sözlük acaba hangi bölümlerden oluşur?
Cevap: Kapak, içindekiler, önsöz/kullanım kılavuzu, kısaltmalar-işaretler, A–Z sözlük maddeleri, ekler/kaynakça.
Soru: Sözlük türleri nelerdir?
Cevap: Genel Türkçe sözlük, çeviri sözlüğü (Türkçe-İngilizce vb.), terimler sözlüğü, deyimler-atasözleri sözlüğü, eş ve zıt anlamlılar sözlüğü, etimoloji sözlüğü, ağız/lehçe sözlüğü, resimli çocuk sözlüğü.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 34
BİRLİKTE UYGULAYALIM
Merhaba Arkadaşlar
Bu bölümde stratejileri uygulamalı şekilde öğreneceğiz. Strateji önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol, izlem demektir. Dersimizde öğrendiğimiz her strateji bizi amacımıza bir adım daha yaklaştıracak ufkumuzu genişletecek, anlama/anlatma becerilerimizi geliştirecek ve böylece harika işler başarmamıza rehberlik edecek. Hazırsanız ilk stratejimize başlayalım.
Soru: Küçük dilimiz nerededir, neden vardır ve ne işe yarar?
Cevap: Ağzın arka-üst kısmında, yumuşak damağın ucundadır. Yutkunurken yemeğin buruna kaçmasını önler, seslerin oluşmasına ve öğürme refleksine yardım eder.
Soru: “İki kulak bir dil için.” atasözünü duyunca aklımıza neler gelir?
Cevap: Çok dinleyip az konuşmak gerektiğini öğütler.
Soru: Dil sözcüğü hangi anlamlara sahiptir?
Cevap: Ağızdaki organ. 2) Konuşulan dil: Türkçe gibi. 3) Anlatım/üslup: “şiirin dili”. 4) Nesnelerdeki “dil” bölümü: ayakkabı dili vb.
Soru: Peki dilinin ucuna gelmek” deyimini hangi durumlarda kullanırız?
Bu soruların cevapları açık. (ayıcı metin yapısına bağlı. Yani merak ettiğimiz her şey aslında “açıklama”y a ihtiyaç duyar. Peki, merak ettiğimiz bilgilere nereden ulaşabiliriz? Evet, bildiniz: Şu an elimizde tuttuğumuz ders kitabımız başvuracağımız kaynaklardan biri. Bunun yanı sıra kullanma kılavuzları, dilekçeler, haber metinleri, duyuru ve ilanlar, ansiklopediler açıklayıcı metin yapısının kullanıldığı kaynaklardan başlıcalarıdır. Güvenilir genel ağ adresleri, blog sayfaları vb. çoklu ortam kaynakları da açıklayıcı metin yapısını kullanarak merak ettiğimiz konularla ilgili çeşitli bilgiler verir.
Açıklayıcı metinler bir konuda bilgi vermek, bir işin nasıl yapılacağını göstermek ya da bir durumun neden önemli olduğunu anlatmak gibi amaçlar için yazılır. Peki. bu metinleri basit bir bilgi yığını ol- . maktan çıkarıp ilgi çekici hâle getiren strateji nedir? Bu soruya cevap verdiğimizde açıklayıcı metin yapısını da tanımış olacağız. Böylece kendimiz açıklayıcı bir metin yazmak istediğimizde planımızı bu yapıyı kullanarak hazırlayabiliriz.
Cevap: Bir kelimeyi/ismi neredeyse hatırlayıp çıkaramamak durumunda kullanılır.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 35
Konu genel hatlarıyla tanıtılır, temel bilgiler verilir.
Konu detaylandırılır, örnek ve açıklamalarla desteklenir. Gerekiyorsa alt başlıklar kullanılır.
Metnin ana fikri özetlenir ve vurgulanan önemli noktalar yeniden hatırlatılır.
Açıklayıcı metinleri daha iyi anlamak için bilgileri düzenlemek büyük önem taşır Önemli bilgileri belirleyip bunları tablolar. kavram haritalan ^veya grafik d^snie- yiciler ile görselleştirebiliriz. Bu yöntem. öğrendiğimiz bilgileri daha iyi hatırlamamıza ve anlamamıza yardımcı olur.
O zaman haydi, açıklayıcı metinlerin nasıl oluşturulduğunu ve bilgiyi nasıl etkili bir şekilde sunduklarını dört güzel metinle keşfedelim.
Öğretmenimiz; “Karagöz” adlı metinde bilgilerin nasıl düzenli ve mantıklı bir şekilde verildiğini, metindeki bilgilerin hangi alt başlıklar altında toplandığını belirlerken ; aşağıdaki sorulardan yararlaracak. Öğretmenimiz sesli düşünürken biz de onu can ku- , lağıyla dinleyelim ve gerekli gördüğümüz yerleri “Notlarım” bölümüne kaydedelim.
Soru: Metinde bilgi verilen varlık, durum veya kavramlar nelerdir?
Cevap: Karagöz oyunu, Hacivat–Karagöz karakterleri, perde-ışık düzeni (hayalî, tasvir, çırak), oyunun bölümleri (mukaddime, muhavere, fasıl, bitiş), tarihçesi ve günümüzdeki yeri.
Soru: Metnin ilk bölümünde hangi genel bilgiler veriliyor?
Cevap: Karagöz’ün ne olduğu tanıtılır; ortaya çıkışı ve kısaca tarihi verilir. Ramazan eğlenceleri ve kültürel değeri vurgulanır.
Soru: Açıklama/detaylandırma bölümünde neler anlatılıyor?
Cevap: Tasvirlerin nasıl hazırlandığı ve oynatıldığı, perde-ışık düzeni, hayalînin görevleri; Hacivat ve Karagöz’ün özellikleri; oyunun bölümleri ve örnek sahneler açıklanır.
Soru: Sonuç bölümünde ana fikir nasıl özetleniyor ve hangi önemli bilgiler hatırlatılıyor?
Cevap: Karagöz’ün eğlendirirken düşündüren bir kültür mirası olduğu özetlenir; korunması, izlenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması gerektiği hatırlatılır.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 36
KARAGÖZ
Türk halk tiyatrosunun en önemli bir kolu Karagöz olarak bilinen, hayal veya gölge oyunudur. Halk düşünce, felsefe ve yaşayışının örneklerinin sergilendiği bu dal, yüzlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Ancak bu tür gölge oyunlarının diğer ülkelerde de çok eski tarihlere dayandığı, bilinmektedir. Başka Uzakdoğu ülkelerinde benzerleri olsa da, Karagöz adıyla-sanıyla. tipleriyle, sazı-sözüyle, olayları ile tamamen bize özgü bir temaşa, bir seyir, bir eğlence dalı olup çıkmıştır. Amacı eğlendirmek, seyredenlere hoşça vakit geçirtmek, seyircinin gündelik dert ve tasalarından uzaklaşmasını sağlamak, Türkçenin inceliklerini ve kıvraklığını göstermek, kelime oyunlarıyla dili sevdirmek olarak gösterilen bu halk tiyatrosu dalı, günümüzde sayılı sanatçılarla ayakta durmağa çalışmaktadır.
Karagöz oyununda baş oyuncular iki kişidir: Karagöz ile Hacivat! Karagöz saf, içi dışı bir, düşündüğünü bir art niyeti olmaksızın hemen dobra dobra söyleyen, biraz kaba ama sevecen, dürüst, dünyaya metelik vermeyen bir kişidir.
Tahsili yoktur, doğru-dürüst bir işi veya mesleği de bulunmaz. Oburluğu ile tanınır; üstüne vazife olsun olmasın her olaya karışmak ister. Bu yüzden başına binbir türlü belâ gelir, sıkıntıya düşer.
Hacivat ise aklı başında, tahsil görmüş, Türkçe’den başka Arapça, Farsça bilen, âlim geçinen, ukalalıklar yapan, çok bilmiş, ağzından parlak ve süslü sözler dökülen, hikmetler savuran, uysal, her zor durumdan kurtulmasını bilen, yardımsever, çevresi geniş, her makamda tanıdığı olan, çelebi bir kişidir. Karagöz ile konuşurken söylediklerini rahatlıkla anlayıp kavrayamayınca, sözü onun anlayacağı bir yolla söyler, anlaşmaya çalışır.
Bu oyunda diğer tipler arasında Çelebi, Zenne, Tiryaki, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, Sarhoş ile mahallî kişilikler yer almaktadır. Ayrıca halk edebiyatında hikâyeleri anlatılan
Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Leyla ile Mecnun zaman nan perdede görünürler. Mahallî kişilikler oyunlarda sadece yerel ağız özelleri, giysileri, davranışlarıyla komik unsur olarak karşımıza çıkarlar*. Oyun- aki asıl olayda pek rolleri yoktur*, olsa da önemli değildir*.
Karagöz oyunlarında konular genellikle hayatın içinden alınır. Günlük hayatta karşılaşılan olaylar, olay içindeki zıtlaşmalar, komiklikler vurgulanır, içinden çıkılmaz gibi görünen durumlar yaratılır, kargaşa ve anlaşmazlıklar sürüp gidecek gibi görünürken, Hacivat akılcı bir çözüm bulur, herkes sonuçtan memnun olur. Seyredenler de saatler süren bu meraklı oyundan mutlu, eğlenmiş ve dinlenmiş olarak, yüzünde gülücüklerle tiyat- ı ayrılır. (…)
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 37
Oturma düzenimize en uygun şekilde 1-6 kişilik gruplar oluşturalım. Öğretmenimizin rehberliğinde sıradaki metni grup olarak okuyalım. Bundan sonraki görevlerimiz şunlar:
Soru: 1) Metnin tanıtım, açıklama/detaylandırma ve sonuç bölümlerini belirleyelim.
Cevap: Tanıtım: 1. paragraf. Açıklama/Detaylandırma: 2–5. paragraflar. Sonuç: son paragraf.
Soru: 2) Önce düşünüp tartışalım, sonra ortak bir karara varalım.
Cevap: Herkes fikrini söyler, not alırız. Ortak noktada uzlaşıp karar veririz.
Soru: 3) Bölümlerde neler anlatıldığını kalem şeklinde verilen şemaya yazalım.
Cevap: Şemaya “Karagöz” başlığının altına: Amaç (eğlendirmek, dili sevdirmek), Başkişiler (Karagöz, Hacivat), Diğer tipler (Çelebi, Zenne, Tiryaki…), Konular (günlük hayat), Sonuç (Hacivat çözüm bulur) yazalım. Gerekirse “perde-ışık, hayalî, tasvir” notlarını ekleyelim.
Soru: 4) Belirlediğimiz yönlere ilişkin önemli bilgileri bir kavram haritası tablo veya grafik düzenleyici kullanarak grup arkadaşlarımızla yerleştirelim.
Cevap: Kavram haritasında merkeze Karagöz; dallara Amaç, Kişiler, Tipler, Perde-ışık düzeni, Konular, Sonuç başlıklarını yerleştirelim.
Soru: 5) Grup arkadaşlarımızın fikirlerine değer verelim, onları saygı ve merakla dinleyelim.
Cevap: Söz alırken birbirimizi bölmeyelim; kısa, saygılı ve açık konuşalım.
Soru: 6) Öğretmenimizin geri bildirimleri doğrultusunda çalışmamıza son hâlini verelim.
Cevap: Öğretmenimizin dönütlerine göre eksikleri tamamlayıp başlıkları netleştirelim. Son hâli temiz ve düzenli yazalım.
GÖZÜ BOYNUZ İLE İZİ YALDIZ
Salyangoz ve sümüklüböceği insanlar hep karıştırırlar. Hatta karıştırmak bir yana, ikisinin aynı hayvan olduğu bilgisizliği oldukça yaygındır. Dilimizde, yörelere göre iki canlının farklı adları da vardır. Salyangoza Anadolu’da “fişkene” derler. Salyangoz, sırtında burma evi, kavkısı, yani sırtında kabuğu olandır. Sümüklüböceğin içine saklandığı bir kabuğu yoktur. Tırnaklarımız kadar küçük bir kabuk vardır sırtında. Bu yüzden salyangozlar kabuklarının içine, sümüklüböcekler de kış günleri kapalı, izbe yerlere saklanırlar.
Halkımız salyangoz ve sümüklüböcek adlarını bu hayvanlara yakıştıramamış, konular adlar yumuşakçalara da bir tanımlama getirsin diye, salyangozun * gözleri boynuzsu çıkıntıların ucunda olduğu için “gözü boynuz”, sümüklüböcek de yürürken arkasında parlak bir salgı bıraktığı için “izi yaldız” demişler.
Bellek tembelliği ya da kolay konuşma alışkanlığı adı altında tanımladığımız, son yıllarda telefon mesajları ve ikonlarıyla da yaşamımıza giren bu yazma ve konuşma alışkanlığının sözcüklerinden biri de “kabuk”tur.
Kabuk: Bir şeyin üstünü kaplayan, saran, dış etkenlere karşı koruyan sert tabaka. Örnek vermek gerekirse, dünyamızın çevresini saran kabuğun adı, yerkabuğu. Kaplumbağa, kurbağa, salyangoz, ağaç. ipekböceği, eklembacaklılar, ayçiçeği. fındık. ceviz, ahlat ve meyvelerin üstünü örten her şeye “kabuk” diyoruz. Oysa bütün dillerde bu kabukların ayrı ayrı adları bulunuyor. Bizde de pek çoğunun farklı adları var. Ama biz bu adları kullanmayıp her şeye bir kuyruk takar gibi arkasına bir kabuk eklediğimiz için, kolay konuşma alışkanlığımız sözcük dağarcığımızın gelişmesini engelliyor ve kötü bir Türkçeyle konuşmamıza neden oluyor.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 38
Çok basit bir örnek: Kaplumbağa kabuğunun adı sözcüğünün içinde saklı, “bağa.” Susuz kaldıklarında kabukları kuruduğu için kurbağanın derisinin adı da “bağa.” Biz yerde ölmüş bir kaplumbağanın “bağa”smı gördüğümüz zaman arkadaşımıza, “Bak bir kaplumbağa kabuğu” diyoruz. Kaplumbağa sözcüğünde “bağa” yerine kabuk sözcüğünü koysak, hayvanın adı kaplumkabuk olacak. Biz de aynen şöyle söyleyeceğiz: “Bak gördün mü, bir kaplumbağa kabuğu.” İşte bu yüzden, bu sözcükleri yerinde ve doğru kullanmalıyız.
Metnin yazım ve noktalamasında orijinaline bağlı kalınmıştır. Günümüz yazım ve noktalama kurallarına uygun olmayan ifadelerin doğrusu şu şekildedir: • İpek böceğinin
Soru: Grupça aldığımız kararlardan hareketle metnin bölümlerinde neler anlatıldığını aşağıdaki şekil üzerine yazalım.
Cevap:
✅Tanıtım: İnsanlar salyangoz ile sümüklüböceği karıştırır; salyangozun kabuğu vardır, sümüklüböceğin yoktur. Yörelere göre adlar ve bu iki canlının farkları tanıtılır.
✅Açıklama/Detaylandırma: Halk adları “gözü boynuz” ve “izi yaldız”ın nedenleri açıklanır. “Kabuk” sözcüğünün her şeye gelişi güzel kullanılması eleştirilir; “bağa” örneğiyle doğru adların önemi anlatılır.
✅Sonuç: Sözcükleri yerinde ve doğru kullanmalıyız. Her şeye “kabuk” demek yerine dilimizin zenginliğini korumalıyız.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 39
Soru: Belirlediğimiz önemli bilgileri aşağıda tablo, kavram haritası, grafik düzenleyici vb. ile görselleştirelim.
Cevap:
Tablo (Özet)

Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 40
Kavram Haritası (Metin)
Doğru adlandırma
Canlılar:
- Salyangoz → kavkı var, içine saklanır
- Sümüklüböcek → kavkı yok, parlak iz bırakır
Halk adları: “Gözü boynuz”, “İzi yaldız”
Dil sorunu: Her şeye “kabuk” deme alışkanlığı
Örnek: “bağa” (kaplumbağa kabuğu)
Çözüm: Doğru, yerinde adlar kullanma
Oturma düzenimize en uygun şekilde 2-3 kişilik gruplar oluşturalım. Sıradaki metni okuyalım. Öğretmenimiz bu adımda gerekmedikçe çalışmamıza müdahale etmeyecek ancak ihtiyacımız olursa ondan yardım isteyebiliriz. Bu sırada dikkat gerekenler ise şunlar:
Soru: 1) Açıklayıcı metin yapısını çözümlerken nelere odaklanmamız gerektiğim grup arkadaşlarımızla hatırlayalım.
Cevap: Başlık, giriş–gelişme–sonuç düzeni, ana fikir, alt başlıklar ve örnek/kanıtlara odaklanalım. Anahtar kelimeleri kısa not edelim.
Soru: 2) Metni çözümlemen önceki uygulamalarda izlediğimiz aşamaları takip ederek görevleri yerine getirelim.
Cevap: Konu ve amacı belirleyip metni tanıtım–detay–sonuç diye ayıralım; alt başlıkları, örnekleri ve ana fikri çıkarıp kısa özet yazalım.
Soru: 3) Grup arkadaşlarımızın fikirlerine değer verelim, onları saygı ve merakla dinleyelim.
Cevap: Herkes konuşurken sözünü bölmeden dinleyelim, saygılı olalım. Kısa not alıp ortak noktaları vurgulayalım.
Soru: 4) Önce arkadaşlarımızla konuşup tartışalım ancak bu adımda ortak bir karara varmamıza gerek yok. Her birimiz belirlediğimiz yönlere ilişkin verilen önemli bilgileri kendi defterimizde bir kavram haritası. tablo veya grafik düzenleyiciye yerleştirelim.
Cevap: Herkes kendi defterinde merkezde “Konu” olacak şekilde kavram haritası/tablo yapsın; dallara alt başlıklar, anahtar kelimeler ve örnekleri yerleştirsin. Merkez: Tonyukuk Yazıtı → Tarih/yer: 720, Orhun (Moğolistan) → Kişiler: Tonyukuk, İlteriş, Kapgan, Bilge Kağan → İçerik: Bağımsızlık mücadelesi, başarılar → Önemi: İlk Türkçe yazıtlar, dil ve edebiyat kaynağı → Mesaj: Birlikten kuvvet doğar.
TÜRK DİLİ TARİHİ VE KÜLTÜRÜNE IŞIK TUTAN TONYOHUK YAZITI
Tonyukuk Yazıtını Tanıyalım
720 yılında dikildiği düşünülen Tonyukuk Yazıtı, 732’de dikilen Kül Tigin Yazıtı ve 735 yılında dikilen Bilge Kağan Yazıtı ile birlikte Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı eserleri olarak bilinen Orhon Yazıtları’nı oluşturur. Kül Tigin ve Bilge Kağan il. Doğu Türk Kağan- lığı’nın hükümdarları arasında yer alır. Tonyukuk ise İlteriş Kağan, Kapgan Kağan ve Bilge Kağan zamanında vezirlik yapmış bir devlet adamıdır.
Günümüzde Moğolistan’ın Karakurum şehri civarında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yaptırılan Orhun Yazıtları Müzesi’nde sergilenen bu yazıtlar, Orhon (Yenisey) lrmağı’nın eski yatağının yakınlarında bulunduğu için bu isimle anılıyor.
Vezir Tonyukuk’un yaşadığı döneme ait tarihî olaylara yer verilen yazıtta bağımsızlık için çekilen sıkıntılar ve verilen mücadelelerin yanı sıra elde edilen başarılarda Tonyukuk’un etkisi anlatılıyor. Tonyukuk, İlteriş (El-teriş: bir milleti bir araya getiren, ulus kuran) Kağan ve Kapgan
(Kap-: al-, kapgan: alan, fetheden) Kağan’ı kendisinin tahta oturttuğunu, onlarla birlikte devletin devlet, milletin de millet olduğunu belirtiyor.
Tonyukuk Yazıtı tarihî bir belge olmanın yanı sıra Türkçe yazılmış ilk kaynaklardan bırı oldugu ı’çm Turk dilinin özelliklerini yansıtması bakımından dilbilim ve edebiyat açısından da önemli bir kaynaktır. Yazıt ayrıca dil ve anlatım özellikleri bakımından birtakım folklorik unsurlar da içeriyor. Örnegin Tonyukuk Yazıtı’nın 13. ve 14. satırlarında bir şeyin ince olunca kolaylıkla büküleceği ve kırılacağı, kalın olursa parçalanmasının güçleşeceği yazılıdır. Yüzyıllar
boyunca nesilden nesile aktarılan Tonyukuk’un sözleri bir halk hikâyesine de konu olmuştur.
Hikâyede ihtiyar bir köylü. birbiriyle iyi geçinemeyen oğullarım çağırıp onlara ince birer dal verir ve kırmalarını ister. Oğullar ince dalları kolaylıkla kırar. Köylü bu defa onlara demet hâline getirdiği ince dalları verir ve kırmalarını ister. Ne var ki bu defa oğulları ellerine tutuşturulan demetlerdeki ince dalları kıramaz. İhtiyar köylü oğullarına, Vezir Tonyukuk’un 1300 yıl önce yazıtında yer verdiği sözle açıklama yapar: “Tek başınıza birer ince dal gibisiniz, ayrı durursanız sizleri kırmak kolay olur. Bir arada bulunur, birlik olursanız güçlü olursunuz” der. Aynı durumu betimlemek için dilimizde “Birlikten kuvvet doğar” ve “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” benzeri sözler de kullanılır.
Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü Metni Cevapları Sayfa 41
Stratejiyi nasıl kullanacağımızı artık öğrendik. Şimdi kitabımızdaki “Güzel Türkçemiz” metnini okurken bu stratejiyi kendi başımıza uygulayalım. Bakalım metnin tanıtım, açıklama/detaylandırma ve sonuç bölümlerini bulabilecek miyiz?
Soru: 1) Metni çözümlerken önceki uygulamalarda izlediğimiz aşamaları takip ederek görevleri yerine getirelim.
Cevap:
✅Tanıtım: 1. paragraf—Bilgi çağında yabancı sözcükler dile giriyor.
✅Detaylandırma: 2. paragraf—Dil zenginliği: arındırma + yeni sözcük türetme; “belgegeçer (faks)” örneği.
✅Tarihsel bilgiler: TDK’nın kuruluşu (12 Temmuz 1932), amacı; Birinci Dil Kurultayı (26 Eylül–5 Ekim 1932, 900+ kişi, Atatürk izledi).
✅Sonuç/Öneri: 26 Eylül Dil Bayramı; dili sevmek ve korumak için okumak.
✅Ana fikir (1 cümle): Türkçe, yabancı sözcükler yerine Türkçe karşılıklar ve türetmelerle zenginleştirilmeli; TDK bu amaçla çalışır.
Soru: 2) Belirlediğimiz yönlere ilişkin verilen önemli bilgileri kendi defterimizde bir kavram- haritası, tablo veya grafik düzenleyiciye yerleştirmeyi unutmayalım.
Cevap:
✅Merkez: Güzel Türkçemiz
- Sorun: Yabancı sözcüklerin yayılması
- Çözüm: Arındırma + yeni Türkçe türetmeler
- Örnek: “belgegeçer” (faks)
- Kurum: TDK (1932) – amaç: Türkçenin güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak
- Olay: Birinci Dil Kurultayı (26 Eylül–5 Ekim 1932)
- Gün: 26 Eylül Dil Bayramı
GÜZEL TÜRKÇEMİZ
Sevgili arkadaşlar, bizler ‘bilgi çağı’ denen bir dönemde yaşıyoruz. Çağımızda bilim ve teknoloji, insanların başını döndürecek bir hızla gelişiyor, ilerliyor. Bilim ve teknolojideki bu gelişmeler, dilimize yabancı dillerden pek çok sözcük girmesine neden oluyor. Türk ulusu olarak da bizlere konuşurken ve yazarken, dilimize giren bu yabancı sözcüklere karşılık Türkçe olanlarını kullanmak düşüyor.
(…) Bir dil zenginleşmesi, o dilin yabancı sözcüklerden arındırılması kadar, o dile yeni sözcükler kazandırılmasına, sözcüklere yeni anlamlar yüklenmesine bağlıdır. Türkçemiz sözcük türetmeye oldukça elverişli bir dildir. Örneğin ‘faks’ makinesiyle ilk kez karşılaşan bir arkadaşımıza, bu makinenin adı ‘belgegeçer’ dersek, bu arkadaşımız belleğinde önce ‘belge’ ve ‘geçer’ sözcüklerini anlamlandıracak ve makinenin işlevini daha kolay kavrayacaktır; çünkü bu sözcükleri tanımaktadır. Oysa günümüzde pek çok insan, ‘belgegeçer’ sözcüğünü değil ‘faks’ sözcüğünü tercih etmektedir.
Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurduğu ilk yıllarda yaptığı çalışmaların başında Türk Dil Kurumu’nun kurulması gelir. Türk Dil Kurumu 12 Temmuz 1932’de kurulmuştur. Bu kurumun amacı, Türkçe- mizin öz güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.
Türk Dil Kurumu ilk toplantısını 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında yapar. Bu toplantılara ‘Birinci Dil Kurultayı’ denir. Birinci Türk Dil Kurultayı’na bilim adamı, gazeteci, yazar, sanatçı ve devlet adamı olmak üzere yurdun dört bir yanından dokuz yüzden fazla kişi katılır. Atatürk kurultay baştan sona izler.
İşte bu kurultayın açılış günü olan 26 Eylül, her yıl ülkemizde ‘Dil Bayramı’ olarak kutlanmaktadır. Sizler de bu bayramı dilimizin inceliklerini ve güzelliklerini daha iyi kavrayabilmek için bir kitap daha okuyarak kutlayabilirsiniz.
Doğrusunu Bilelim
Metnin yazım ve noktalamasında orijinaline bağlı kalınmıştır. Günümüz yazım ve noktalama kurallarına uygun olmayan ifadelerin doğrusu şu şekildedir:
• “bilgi çağı” • “faks” • “belge” • “geçer” • “belgegeçer” • “Birinci Dil Kurultayı” • “Dil Bayramı”
Gelecek Derse Hazırlanalım
Soru: Geçmişten günümüze Türkçenin gelişimine katkıda bulunmuş isimleri araştırınız, araştırma sonuçlarınızı defterinize not ediniz.
Cevap:
Geçmişten günümüze Türkçenin gelişimine katkıda bulunmuş isimler
- Göktürk Yazıtları (Tonyukuk, Bilge Kağan, Kül Tigin) – ilk Türkçe metinler.
- Kaşgarlı Mahmud – Dîvânu Lugâti’t-Türk.
- Yusuf Has Hacib – Kutadgu Bilig.
- Ali Şir Nevai – Türkçeyi savunan eserler (Muhakemetü’l-Lügateyn).
- Yunus Emre – halk diliyle şiir.
- Âşık Paşa – Garibnâme, Türkçecilik.
- Şinasi – sade Türkçe, modernleşme.
- Ziya Gökalp – dilde sadeleşme, Yeni Lisan.
- Ömer Seyfettin – Yeni Lisan hareketi.
- Mustafa Kemal Atatürk – TDK (1932), Dil Devrimi.
- Nurullah Ataç – öz Türkçe savunusu.
- Doğan Aksan – dilbilim çalışmaları.
***Annem Yeryüzüydü Babam Gökyüzü metni cevapları Sayfa (24-25-26-27-28-29-30-31-32-33-34-35-36-37-38-39-40-41) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.















Yorum Yap