Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

Albert Einstein Serbest Okuma Metni Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Albert Einstein Serbest Okuma metni cevapları ve soruları, Özgün Yayınları 7. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 40-41 (Bilim ve Teknoloji Teması)

Albert Einstein Serbest Okuma Metni Cevapları

Albert Einstein Serbest Okuma Metni Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Albert Einstein Serbest Okuma Metni Cevapları (7. Sınıf Türkçe)

Albert Einstein Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 40

ALBERT EİNSTEİN (ALBIRT AYNŞTAYN)

Albert Einstein (1879-1955) güney Almanya’nın Ulm adındaki küçük kasabasında doğdu. Hermann (Hörmın) ile Pauline Einstein’ın (Polin Aynştayn) ilk çocuklarıydı. Einsteinler 1880’de Münih’e taşındılar. Burada (…) elektrik cihazları üretme işine başladılar. Böylece Albert daha küçük yaşlarda itibaren o günlerde çok yeni olan elektrik endüstrisiyle tanıştı. Albert’ın kız kardeşi Maria (Mariya) -Marja diye çağrılırdı- 1881’de doğdu.
Albert normal bir çocukluk geçirdi, her ne kadar 3 yaşına kadar konuşamadığı söylense de. Küçük bir çocukken bile yavaş konuşuyor, durup söylemek istediğini düşünüyordu. Albert’in annesi mükemmel bir piyanistti ve Albert’e küçük bir oğlan çocuğuyken keman çalmasını öğretti. Annesi müziği matematikle ilişkilendirince Albert’in pratiği ilerledi.
Evde Albert anne babasına ve amcası Jacop’a (Çakıp) kafasını karıştıran şeyler hakkında sürekli sorular soruyordu. Ama okulda öğrencilerin soru sormasına izin verilmiyordu. Bunun yerine kendilerine söylenenleri tekrarlayarak öğreniyorlardı. Albert okul ortamından hoşlanmadı; genel olarak sıkılıyordu ama okul ortamının onun öğrenmekten alıkoymasına izin vermeyecek kadar meraklıydı. Kolej öğrencilerini periyodik aralıklarla yemek için evlere davet etmek aileler için bir gelenekti. Einstein’ler tıp öğrencisi Max Talmey’i (Meks Telmi) akşam yemeğine davet ettiler.
Max’ın iştahından memnun kalmışlardı ve Max, Albert’in bilgi açlığını besledi. Max, Albert’in okuması için bilim kitapları getirmeye başladı. Albert özellikle fizik ve matematiğe ilgi duyuyordu. Albert okuldaki kitaplardan çok daha karışık kitapları anlayabiliyordu. 12 yaşına geldiğinde Albert’in matematiğe olan yeteneği anne babasının, Jacop’un ve Max’ın yeteneğini geçti. Böylece Albert kendi başına öğrenmek zorunda kaldı.
1894’te Einstein ailesinin elektrik işi iflas etti ve İtalya, Milan’da yeni bir işe başlamak üzere Almanya’yı terk ettiler, Albert hariç. Anne babası Albert için en iyi olanın Münih’te arkadaşlarıyla kalıp eğitimini tamamlaması olduğu kanısındaydılar. Albert çok mutsuzdu. Sessiz bir öğrenci olmaktan çıkıp sınıfın soytarısı haline geldi. Hastaymış gibi davranıyor ve doktoruna sinir bozukluğuna sahipmiş izlenimi veren belirtiler sergiliyordu. Doktoru okul müdürüne bir not yazarak Albert’in ailesinin yanında bir süre dinlenmesini tavsiye etti. Albert’in müdürü de notu okuyup, sorun çıkardığı için okuldan atıldığını Albert’e bildirdi.
Albert 16 yaşındaydı. (…) İtalya’da Albert babası ve amcasının elektrik işine katıldı, ama elektrik cihazları yapmaya yanaşmadı. Bunun yerine elektrik ve manyetizmanın nasıl oluştuğunu öğrenmek istiyordu. Üniversiteye gidip öğrenimine devam etmesine karar verildi ama üniversiteye girmek için lise diplomasına ihtiyacı vardı. İsviçre’nin Aarau (Avra) şehrindeki bir liseye girdi. Bu okul, Almanya’dakinden çok farklıydı. Albert ilk kez okuldan hoşlandı ve derslerinde başarılı oldu. İlk yılın sonunda mezun oldu ve üniversiteye girdi. (…)
1900’de Albert sınavdan geçip kolejden mezun oldu. (…)
1902 yılında Einstein patent ofisindeki işine başladı ve 1903’de üniversiteden sınıf arkadaşı olan Mi- leva Maritsch (Melivya Mariç) ile evlendi. (…)
Patent işi Einstein için çok uygundu. İşini çabucak yapabiliyor ve daha sonra gerçekten kendisini ilgilendiren şeylere odaklanabiliyordu, özellikle ışık gibi şeylerin nasıl ve niçinleri üzerinde düşünmek gibi.

Albert Einstein Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 41

1905’de Einstein tanınmış bir Alman fizik dergisi olan Annalen der Physik’te (Annalen dier Füzik) öne çıkan üç makale yayımladı. Bazı düşünceleri bilim dünyasını şok etti ve onların evrene bakış açısını değiştirdi. İlk makale fotoelektrik etkisi üzerineydi ve ışık bir metalin yüzeyine çarptığında, metalden elektronları kopardığını belirtiyordu. Einstein bu durumu, ışığın daha sonra foton diye adlandırılacak, parçacık özelliklerine sahip küçük enerji paketçikleri halinde geldiğini belirterek açıkladı. Parçacık gibi hareket eden fotonlar elektronları metalden koparıyordu. İlk başta çok az fizikçi bu düşünceyi benimsedi ama daha sonra hepsi kabullendi. 1921 ’de Einstein fotoelektrik etkisi hakkındaki düşüncelerinden ötürü Nobel Ödülü kazandı.
İkinci makale Özel Görelilik Teorisi üzerineydi. Bu teoriye göre evrendeki her şey hareket halindedir. Göreli hareket, bir cismin hareketini başka bir cismin hareketiyle karşılaştırır. Einstein’a göre yalnızca ışık, mutlak ölçüttü ve gözlemcinin konumu ne olursa olsun aynı hıza sahipti. Üçüncü makale moleküllerin hareketinin matematiksel teorisi üzerineydi.
Daha sonra 1905’te Einstein madde ile enerji arasındaki ilişkiyi inceledi. Sıra dışı koşullar altında, kütlenin enerjiye, enerjinin de kütleye dönüşebileceğini öne sürdü. Belki de dünyanın en ünlü denklemi olan E = mc2 denklemini ortaya attı. Bu denklem madde ile enerji arasındaki ilişkiyi açıklar ve enerjinin madde ile ışık hızının (300.000 km/saniye) karesinin çarpımına eşit olduğunu belirtir.
Bu makalenin yayımlanmasıyla birlikte Einstein fizikte daha yüksek mevki elde edebileceğini ve Bern’deki üniversitede öğretmenlik yapabileceğini düşündü. Ama bunun için ondan yeni bir makale yazması istendi. İlk başta buna kızdı fakat sonra istenen makaleyi yazdı. 1908’de derecesini aldı ve yarı zamanlı öğretmenlik yapmasına izin verildi. İlk sınıfında sadece dört öğrenciye ders verirken patent ofisindeki işine de devam etti. (…)
1917’de Einstein Genel Görelilik Teorisini yayımladı. Bu teori, ivmeli (hızı değişen) cisimleri de içeren şekilde ilk teorisinin genişletilmiş haliydi. Bu teorisini işlediği makalede, Einstein bir nesnenin çevresindeki bükülü uzayın yandan geçen nesnelerin ivmelenmesine yol açtığını öne sürdü. Uzayı esneyebilen bir elastik kâğıt gibi tasavvur ediyordu. Bu uzay içinde, Güneş gibi ağır cisimler çukura yol açıyordu. Bu çukur da yanından geçen nesnelerin yollarını etkiliyordu. Yüzyıllar boyunca bilim insanları ışığın düz bir çizgi boyunca ilerlediğini düşündüler ama Einstein ışığın uzayda ilerlerken büküldüğünü söyledi. 1919’da güneş tutulması sırasında bilim insanları Güneş’in yanında bulunan yıldızlardan yayılan ışığın fotoğrafını çektiler. Işık tıpkı Einstein’ın tahmin ettiği gibi bükülmüştü. Bundan sonra tüm dünya Einstein’ın söyledikleriyle daha fazla ilgilenmeye başladı.
Albert Einstein tarihteki en tanınmış bilim insanlarından biri oldu. Pek çok Avrupa ve Amerikan üniversitesinden bilim, tıp ve felsefe dallarında şeref doktorası aldı. 1920’lerde Avrupa, Amerika ve Uzak Do- ğu’da dersler verdi ve pek çok ödül kazandı. 1932’de ABD’deki Princeton Üniversitesinde (Pirinstın) profesör oldu. (…) Einstein 18 Nisan 1955’te New Jersey (Niv Cörsi), Princeton’da öldü. (…)

Cevap: Bu sayfada “Albert Einstein Serbest Okuma Metni” bulunmaktadır. 

***Albert Einstein Serbest Okuma metni cevapları Sayfa (40-41) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları
☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
angry
1
clap
0
happy
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike

1 Yorum

Yorum Yap