Küçük bir çocuğun karıncalara okul yapmasıyla ortaya çıkan hayvan hakları ile ilgili hikaye örneği.
KARINCA OKULU
Güzel bir günün habercisiydi aslında; gözümüzü kamaştıracak şekilde yükselen güneş, balkon ve pencerelerimize konuk olan kuşlar ve cıvıl cıvıl sesleri gelen çocuklar… Bir pazar sabahına daha uyanmıştım. Bugünün ayrı bir önemi vardı. Çünkü; bugün Türkiye’nin ilk milli parkı Yozgat Çamlığı’na piknik yapmaya gidecektik.
Elimi yüzümü yıkayıp aşağı inmeye kalmadan tüm hazırlıklar yapılmıştı . Kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıkacaktık. Pikniği daha doyulmaz yapmak için her gün mahallede arkadaşlarla beraber peşinde koşturduğumuz topum aklıma gelmişti. Hemen oda oda topumu aramaya başladım. İlk baktığım odada yok, burada da yok, burada da… Tam kaybolduğunu düşünmüşken babamın topumu arabaya koyduğunu gördüm. O an topu yeni almışçasına mutlu oldum ve heyecanla merdivenleri ikişer ikişer inerek arabaya koştum. Artık her şey hazırdı. Güzel gün başlayabilirdi.
Biz yolda giderken sokaklar bayram öncesi gibi kalabalıktı. Camdan dışarı bakıyordum. Bir taraftan ise annem ve babamın konuşmalarını dinliyordum. Babamın kalabalığa bakarak “Her yer karınca yuvası gibi, çok kalabalık.” dediğini duydum. O an karıncaları ve yuvalarını düşündüm, ne demek istediğini anlamamıştım açıkçası. Pek de önemsemeyerek kalabalığa doğru göz atmaya devam ettim. Kalabalıktan uzaklaştıkça insanların teker teker gözden kaybolduklarını gördüm. Artık piknik alanına yaklaşıyorduk ve insanların kahkahaları duyulmaya başlamıştı.
Arabadan iner inmez topumla oynamaya başladım. Oradan oraya koşup duruyordum. İnsanlar, havanın güzelliğini fırsat bilerek buraya akın ediyordu. Her yer insanlarla dolmaya başlamıştı ama burada yalnız insanların olmadığını, topumun karınca yuvasına yuvarlanmasıyla anladım.
Karıncaların boyundan büyük yükleri sırtladığını görünce çok şaşırmıştım. Topumu bırakıp onların dünyasına girmiştim resmen. Annem yanıma eğilerek ne yaptığımı sordu, sorduğu soruya cevap vermeye kalmadan büyük bir merakla beraber anneme karıncalarla ilgili sorular yöneltmeye başladım:
— Anne bu karıncalar kendisinden büyük yükleri nasıl kaldırıyorlar, ezilmiyorlar mı?
Annem ne yaptığımı anlamıştı ki gülümseyerek karıncaların, kendi ağırlıklarının 20-40 kat fazlasını taşıyabileceğini söyledi.
Karıncalarla ilgili yeni bilgiler öğrendikçe merakım daha da artıyordu:
— Peki o kadar büyük yiyecekleri ne yapıyorlar? Hepsini yiyebilseler o zaman daha büyük olmazlar mıydı?
Annem “Karıncalarda iki mide bulunur, birisi kendisi için diğeri de başka karıncalarla paylaşmak içindir.” dedi.
Annemin sözlerini duydukça gözlerim büyüyor ve ağzım açık kalıyordu. Aklıma arkadaşlarımla yemeğimi bölüştüğüm anlar geliverdi. Karıncalarla yaşamımızdaki ortaklıklar, onların da bizler gibi bir yaşamlarının olduğunu düşündürmeye başlamıştı bende. Paylaşımcı olmaları, birbirlerine yardımcı olmaları, kalabalıkken bile birlikte huzur içinde yaşanılabileceğini resmediyordu gördüklerim. İnsanlarla hayvanların yaşamı bu kadar benziyorken onların da kendine ait okulları, hastaneleri, yolları var mıydı?
Bu soru aklıma takılmıştı. Onlara bir okul yapsam acaba faydam olur muydu? Hayatlarını daha rahat ettirebilir miydim? Onların da biziler gibi okullara ihtiyacı olduğunu düşünerek, o karınca yuvasını o bölgenin okulu haline getirmiştim. Yapraklarla onlara bahçe yaptım, ekmek kırıntılarından ufak bir mutfak …
Şimdi hislerim, düşüncelerim buraya gelmeden önceki halimden daha huzurlu ve mutluydu. Onlar için yapabileceğimiz en güzel şeyin, onların varlığın bilerek yaşamak olduğunu anladım. Fakat insanlar doğayı ve Dünya’yı sanki tek başlarına yaşıyormuşçasına bilinçsizce kullanıyorlardı. Düşününce, insanların bıraktığı çöpler, küller, ağaçların kesilmesi, suyun bilinçsizce kullanımı, bir çok hayvanın yaşamını etkiliyordu. Doğayı, hayvanları korumak gerekiyor. Çünkü Dünya güzelse onlar sayesinde güzel. Onların da en az bizim kadar yaşam hakları var.
Yazar: Ahmet Oğuzhan BULUT
*** Küçük bir çocuğun karıncalara okul yapmasıyla ortaya çıkan hayvan hakları ile ilgili hikaye örneği hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilirsiniz.
çok uzun biara yazcaktım ama vazgeçtim
Hikaye güzel olmasına güzelde ama aşırı ama aşırı uzun bir hikaye ben bunu yazmaktansa yapmamayı tercih ederim
Destan yazmışsınız amQ
kk bu çok kısa olmuş 15 sayfa çıkmalıydı en az ayıp oluyo haa..
uzun olmuş ama güzel
Çok ya sığdıramam ben asırı uzun olmus beğenmedim daha kısa olsa olmazmıydıı
Çok kısa kk
aynen keşke daha uzun olsaydı
Bu ne lan roman bile bu kadar değil
Çok uzun aw yarısını gazdım shhehseheehehehehdjdjjdjd .d
Çok Uzun Ya
Bune romanmı hikayemi belli değil
ayn knk soru eklerini ayırmadığın için hoca anlamicak baktığını müq
kısa olsa daha iyi
Ayn
Güzel teşekkürler
destan yazmışsınız a…ına ko
çok güzel olmuş keske daha uzun olsaydı
malmisin keşke kısa olsaydı mal
Ayn
AĞŞÖLPÜVZŞKÜMÇHJFW
Çok uzun kısaltsaniz daha güzel olur
evet ya keskeee
Çok beğendim aşırı iyiydi
Harika çok güzel bir hikaye
Hiç güzel olmamış
çok uzun ellerim koptu
karray git ozaman başka siteden bıl
Siktir la
knk bu asiri uzun
Çoook uzun bence biraz kısaltın
ÇOOOK UZUN BENCE BİRAZ KISALTIN
Yeni bir bilgi öğrendim
yorumum ıncelendıkten sonra yayımlanacak yazıyo yayınlanacak yazmalı
yayım: Yayma işi
yayın: Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb., neşriyat.
“yayın” sözcüğü isimdir. Türkçede “yayınlamak” diye bir fiil yoktur. Doğrusu “yayımlamak”tır.
Çok ama çok güzeldi
Evet bencede çok anlamlı bir hikqye☺️
Çok uzun
Çok uzun ellerim çıktı
İYİ
Metin güzel olmuş ama çok uzun ellerim koptu
Çok uzun biraz daha kısa olsun bence 8. sınıflara as
ÇOK UZUN
çok güzel olmuş metin