7. Sınıf Türkçe Çalışma Sayfaları Kitabı Cevapları 3. Ünite Sayfa 22 ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
7. Sınıf Türkçe Çalışma Sayfaları Kitabı Cevapları 3. Ünite Sayfa 22
Ekinler biçilmiş, hasata başlanmıştı. Yazın tam ortasıydı. Tarlaların içinden geçerek eve dönüyordum. Her taraf birbirinden güzel çiçeklerle donanmıştı. Kırmızı, beyaz, pembe çiğdemler; kokulu, tüylü yoncalar; taçları süt beyaz, ortaları sapsarı kendilerine özgü kokularıyla papatyalar; laleleri andıran sapsarı uzun uzun susamlar; eflatun hatmiler; etrafa tatlı bir badem kokusu yayan, dokununca da çabucak solan huni biçimi sarmaşık çiçekleri ve daha nice birbirinden güzel envai çeşit çiçekler… Her birinden birer tane kopardığım çiçekleri kocaman bir demet yapmış, eve dönüyordum. Yol boyunca uzanan hendeğin dibinde, kan kırmızısı renkte iyice açmış bir deve dikeni gördüm. Bizde buna “tatar” derler. Ekinler biçilirken orakçılar bunları kesmemek için özel gayret gösterirler. Kazara kesilmişse bile, başak demetinin içinden çekip çıkartılarak atılır. Bu kan kırmızısı deve dikenini koparıp çiçek buketinin ortasına koymak geçti içimden. Hendeğe indim, çiçeğin ortasında tembel tembel uyuklayan tüylü at arısını kovaladıktan sonra, çiçeği koparmaya çalıştım. Bu güç bir işti. Elime mendil sardığım halde yine de dikenler batıyordu. Sapı öylesine sert ve sağlamdı ki dakikalarca uğraşıp lif lif ayırmak zorunda kaldım. Nihayet koparmayı başardığımda sapı parça parça olmuştu. Deve dikeninin ilk gördüğümdeki güzelliğinden eser kalmamıştı. Üstelik onca emek vererek topladığım zarif kır çiçekleri arasında kaba ve çirkin görünüyordu. Dalında çok güzel görünen, beni kendine hayran bırakan bu çiçeği boşu boşuna kopardığıma üzüldüm. Attım onu. Koparmak için sarf ettiğim çabayı düşünerek, “Ne güçlü bir yaşama arzusu bu!” diye düşündüm. “Direnmek için büyük çaba gösterip kolay lokma olmadığını nasıl da ispat etti” Eve giden yol, yeni sürülmüş tezekli tarlaların arasından geçiyordu. Tozlu yolda gelişigüzel yürüyordum. Yürüdüğüm bu tablolar tabiata ayrı bir güzellik katıyordu. Yolun iki yanında ilerde görünen dağa kadar sürülmüş, henüz ekilmemiş tezekli topraktan başka bir şey görünmüyordu. Tüm tarla boyunca bir tek ot bile yoktu. “Şu insanoğlu ne kadar da bencil bir yaratık, hayatını sürdürmek için toprağın altını üstüne getirmiş, diğer canlılara aldırdığı bile yok” diye düşünürken bir yandan da elimde olmaksızın bu ölü tarlada canlı bir varlık arıyordum. İşte yolun sağ tarafındaki yeşilliği o anda fark ettim. Yaklaşınca gördüm ki az önce koparıp attığım deve dikeninin bir eşi… Bu kez gördüğüm deve dikeninin sadece üç dalı vardı. Dallarından biri kopmuş, kesik bir el gibi aşağı uzanmış, ucundaki çiçekler çamura bulanmıştı. Öbür iki dalında ise birer çiçek vardı. Aslı kırmızı olan çiçekler yağlı kara toprağa bulaştıklarından kararmışlardı ama dimdik duruyorlardı. Belki de bir araba tekerleği geçmişti üstlerinden. Ama o, yeniden doğrulmuştu. Biraz eğik duruşu bundan kaynaklanıyor olmalıydı. Hâli; iyice hırpalanmış, kolu kesilmiş, gözü karartılmış, gövdesinin bir parçası kopmuş bir insanı hatırlatıyordu. Yine de kardeşlerini yok eden insanlara teslim olmamıştı. Savaşını tek başına veriyordu. “Bu ne müthiş bir direnme” diye düşündüm. “İnsan buradaki her şeyi kendisine boyun eğdirmiş, hepsini yenmiş! Milyonlarca bitkileri yok etmiş ama işte bu deve dikeni ona teslim olmamış…”
Cevap:
***7. Sınıf Türkçe Çalışma Sayfaları Kitabı Cevapları MEB Yayınları 3. Ünite Sayfa 22 hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.
Yorum Yap