Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları (6. Sınıf Türkçe)

Ölümsüzleşen Bahçe metni cevapları ve soruları, Yıldırım Yayınları 6. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 156-157-158-159-160-161-162-163-164 (Sanat Teması)

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları (6. Sınıf Türkçe)

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları (6. Sınıf Türkçe)

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 156

METNE HAZIRLANALIM

Soru: Aşağıdaki ifadede noktalı yere yazılması gereken kişinin adını verilen bilgiden yararlanarak arkadaşlarınızla belirleyiniz.

Cevap:

…Süleymaniye Camii’ni bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Ustalık eseri olarak saydığı Selimiye Camii’ni tamamladığında ise yaşı 86 olmuştu.

Okuyalım

“Ölümsüzleşen Bahçe” adlı metni sesli okuyunuz. Okuma sırasında sözcükleri doğru telaffuz etmeye özen gösteriniz ve metni akıcı bir şekilde okuyabilmek için noktalama işaretlerine dikkat ediniz.

ÖLÜMSÜZLEŞEN BAHÇE

Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra oğlu II. Selim, OsmanlI ülkesinin başına geçti. Padişahlığının üçüncü yılında kendi adına bir cami yaptırmaya karar verdi. Ülkenin mimarı ak sakallı Koca Sinan’ı çağırttı. Ona;
“Ey ustalar ustası!” dedi. “Sen hem dedem Yavuz Sultan Selim Han’ın hem de babam Kanuni’nin ulu mimarısın. Ülkemize sayısız eserler kazandırdın. Kardeşim Şehzade Mehmet için yaptığın Şeh- zadebaşı Camii, babamın adına yaptığın Süleymaniye bütün görkemiyle gözümün önünde. Bana öyle bir cami yap ki ününe ün katılsın. Adımız sonsuza dek birlikte söylensin.”
Padişahın bu sözleri karşısında Başmimar Koca Sinan yerlere kadar eğildi:

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 157

Buyruğunuz başım üstüne Sultan’ım!” dedi. “Ne yazık ki İstanbul’da cami yapabileceğim uygun bir tepe kalmadı. Yalnız eski başkentimiz Edirne’de bildiğim bir tepe var. Meriç Ovası’nı bir uçtan bir uca görür. Ferman buyurun caminizi oraya yapayım.”
Padişahın buyruğu üstüne caminin Edirne’de yapımına karar verilerek hemen hazırlıklara başlandı. İlk iş, caminin yapılacağı tepedeki evlerin, bahçelerin satın alınarak cami alanının hazırlanma- sıydı. Bunun için evlerin yıkımına girişildi. Bu tepede dillere destan bir bahçe vardı. Bu bahçe, Selim Dede adlı yaşlı bir adamındı. Selim Dede, bu bahçedeki küçük bir kulübede tek başına yaşayan yoksul bir adamdı. Bahçe genişti. Tepedeki en geniş bahçelerden biriydi. Bahçede her türlü yemiş ağacı vardı. Bu yemişleri hiç satmazdı Selim Dede. Çevredeki çocuklar, kendi bahçeleri gibi gelip yerlerdi yemişleri. Toplayıp evlerine götürürlerdi. Onun için Dede’nin bahçesi yaz kış çocuklarla dolup taşardı. Selim Dede’nin bahçesinde renk renk laleler, türlü türlü karanfiller, mor sümbüller de yetişiyordu. Onları da genç kızlar, gelinler gelir toplardı çiçekler açtığında. Yalnız bahçede yetiştirdiği sebzeleri satardı Selim Dede. Salatalık, soğan, turp, ıspanak gibi şeyler… Geçimini onlarla sağlardı. Yoksul ama gönlü bol bir adamdı.
Selim Dede’nin bahçesinde dibinden ayrılmadığı bir ağaç vardı. Bir elma ağacıydı bu. Sabah akşam onun altına oturur, sırtını ağacın gövdesine dayar, dalar giderdi. Karısıyla birlikte dikmişlerdi bu ağacı. Evliliklerinin ilk gününde. Tanrı çocuk vermemişti onlara. Ama bu elma ağacı onların hem çocuğu olmuş hem de her mevsim sürüyle çocuğa sunduğu sulu, tatlı elmalarıyla mutlu etmişti. Karısı öleli çok oluyordu. Ama elma ağacı yemiş verdikçe, çocuklar da ağızlarını şapırdatarak onları yedikçe karısı yanı başındaymış gibi gelirdi Selim Dede’ye. O yüzden her şey bir yana elma ağacı bir yanaydı.
Selim Dede’nin bahçesi bostandan çok bir çocuk bahçesiydi sanki. Baharda ağaçlarda cıvıldaşan saka kuşları, sekerek dolaşan serçeler, arklardan su içen güvercinlerle de bir cenneti andırırdı. Bu yüzden Selim Dede, bahçesini cami yapımı için vermemekte direndi. Padişahın buyruğunu yerine getirmek için yöneticiler ne yaptıiarsa Seiim Dede’yi kandıramadıiar. Ne kese kese altınlar ne çar- şıbaşındaki büyük beyler konağı Selim Dede’yi kandırmaya yetti. Sonunda Selim Dede’yle bir de Mimar Sinan’ın konuşmasına karar verildi.

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 158

Ak sakallı mimarbaşı, bir sabah erkenden iki baştan birer katırın taşıdığı üstü deri kaplı kubbeli bir çadırı andıran tahtırevanıyla yokuşu tırmandı. Tahtırevanın iki yanında iki sıralı kollukçular, elde kılıç gidiyordu. Süslü giysili bir seyis de katırları yediyordu. Selim Dede, tahtırevanın bahçesinin önünde durduğunu görünce heyecanlandı. Padişah geldi sandı. Sırtını verdiği elmanın dibinde ayağa kalktı. Gelen mimardı. Ak sakallı yaşlı mimarı saygıyla karşıladı. Sinan, kollukçuları dışarıda tahtırevanın başında bırakmış, Dede’nin yanına yalnız başına gelmişti. Selam vererek toprağa çöktü. Selim Dede de oturdu. Bir süre ikisi de konuşmadı. Cıvıldaşan kuşların sesini dinlediler. Sessizliği Sinan bozdu:
“Bahçen gerçekten de dedikleri kadar güzelmiş. Hayran oldum!”
Mimarın bahçeyi beğenmesi Selim Dede’yi sevindirmişti.
“Sağ olasın, bütün ömrümü şu gördüklerin için harcadım. Benim yerimde olsaydın ey koca mimar, elinle oluşturduğun bu bahçeyi kıyıp verebilir miydin? Doğru söyle, verebilir miydin?”
“Hayır, ben de olsam vermezdim ama onu ölümsüzleştirirdim.”
Selim Dede, hayretle baktı:
“Nasıl?”
“Camiyi yapmam için bahçeyi bağışlamak senden, ölümsüzleştirmesi benden. Cami bitince bahçe de ölümsüzlüğe kavuşacak. Bana inan!”
Selim Dede, mimarın bu sözleri karşısında toprağını caminin yapımı için bıraktı. Ona geniş bir ev verdiler. Padişah, kendisine aylık bağladı. Caminin yapımı beş yıl sürdü. Selim Dede, beş uzun yıl sabırla bekledi. Caminin yapılışını gün gün izledi. Önceleri bastonuna dayanarak her gün yokuşu tırmanıyor, yapım yerinde işçilerin çalışmasını gözlüyordu. Temelin atılışını, harcın karılışını, taşların yontuluşunu, duvarların yükselişini, kolonların bağlanışını bir bir gördü. Bahçesinin nereye kurulacağının, nasıl ölümsüzleştirileceğinin merakı içinde bekledi; işçilerin arı gibi çalışmaları coşturuyordu Dede’nin yüreğini.
“Bahçeyi vermekte bunca gecikmeseydim keşke!” diyordu içinden.
Sonraları yokuşu çıkamaz oldu Selim Dede. Soluğu kesiliyordu. Eski gücünü yitirmişti. O zaman da artık iyice yükselmiş olan yapıya odasının penceresinden bakarak oturduğu yerden izlemeye başladı yapımı. Gün geldi, gözleri uzağı seçemez oldu. Artık yüzünü yapının bulunduğu tepeye döndürmekle yetiniyor, gün boyu görmeden oraya bakıyordu. Bahçesine yeniden kavuşmadan ölmek istemiyordu. Selim Dede ölmeden caminin yapımı bitti.

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 159

Bir sabah, Selim Dede’nin evinin önüne Mimar Sinan’ın katırlarının taşıdığı üstü deri kaplı büyük tahtırevanı durdu. Selim Dede’yi tahtırevana bindirerek tepeye çıkardılar. Sinan, Dede’yi orada karşıladı.
Tepe, masmavi göğün altında apak bir parıltıyla yanıyordu. Güneş yeni doğmuştu. Dört minareli Selimiye, yekpare taştan ulu bir heykel gibi tepeye oyulmuştu sanki. Ustalar keserleri, keskileri ellerinden yeni bırakmışlardı. İşçilerin üstleri başları daha yonttukları taşların tozu ile un aklığındaydı. Palangalar, yeni çözülmüştü kubbelerle minarelerden. Nakkaşlar, fırçalarının boyalarını daha sil- memişlerdi. Herkes avluda toplanmıştı. Avlu güvercin doluydu. Şadırvandan su içip çevreye kanat çırpıyorlardı. Selim Dede, kalabalığın üstünde uçuşan güvercinleri görünce gülümsedi. Sinan’a;
“Güvercinler bahçemin kokusunu alıp gelmişler.” dedi. “Çabuk götür oraya beni.”
Caminin içinin aydınlığı Selim Dede’yi şaşırttı. Sanki duvarlar yerine ince tül perdeler vardı da ışık onlardan süzülerek içeri giriyordu. Gözlerindeki bulanıklığı alıp götürdü bu aydınlık. Sinan’la birlikte hünkâr mahfiline gitti Selim Dede. Orada, çevresi çini kaplı mermer mihrabın önünde durdular. Çiniler iri yapraklı, kırmızı, mavi, yeşil şakayıklarla bezeliydi. Selim Dede; bahar çiçekleri açmış ağaçlarıyla kırmızı karanfillerini, renk renk lalelerini, mor sümbüllerini tanıdı hemen.
“Benim bahçem bu!” diye bağırdı.
Az daha yaklaşınca biricik elma ağacını da gördü. Bahçesinin bahar çiçekleri açmış öteki ağaçlarıyla karanfillerin, lalelerin, sümbüllerin üstünde; yemyeşil yaprakları arasında güneşten iyice kızarmış elmalarıyla capcanlı duruyordu karşısında. Üstü nakış gibi elma doluydu. Görenin ağzı sulanırdı. Tıpkı eskiden olduğu gibi. Selim Dede, sevinçten gözyaşlarını tutamadı.

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 160

Sözcük Çalışması

Soru: Aşağıdaki bulmacayı ipuçlarından ve sözcüklerin sözlük anlamlarından yararlanarak çözünüz.

Cevap:

1. Osmanlı sarayında resmi yapıların onarım ve yapım işleriyle uğraşan mimarların başı ()
2. Katlardaki döşemeleri birbirlerine bağlayan düşey boru. ()
3. Cami, mescit vb. yerlerde Kâbe yönünü gösteren, duvarda bulunan ve imama ayrılmış olan oyuk veya girintili yer. ()
4. Genellikle cami avlularında bulunan, çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, üzeri kubbeli veya açık havuz. ()
5. Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta, bezekçi. ()
6. Bir halatla makaralardan oluşturulan, ağır cisimleri kaldırmaya, sağa sola döndürmeye yarayan düzenek. ()
7. Camilerde parmaklıkla ayrılmış yüksek yer. ()
8. Omuzda veya deve, fil, at vb. hayvanlara yüklenerek götürülen; üstü örtülü, insan taşınan araç. ()
9. Yarım küre biçiminde olan ve yapıyı örten dam, kümbet. ()
10. Düğün çiçeğigillerden çiçekleri türlü renkte, çok yıllık güzel bir süs bitkisi. ()
11. Güvenlik görevlisi. ()

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 161

Anlayalım, Yorumlayalım

Soru: Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.

Soru: 1. Mimar Sinan’dan kendisi için bir cami yapmasını isteyen padişah kimdir?

Cevap:

Soru: 2. Caminin yapılacağı tepedeki bahçenin özellikleri nelerdir?

Cevap:

Soru: 3. Selim Dede’nin bahçesini vermemesinin sebepleri nelerdir?

Cevap:

Soru: 4. Selim Dede, Mimar Sinan’ın hangi sözü üzerine bahçeyi vermeye razı olur?

Cevap:

Soru: 5. Selim Dede’nin camiyi gezerken duygulanmasının sebebi nedir?

Cevap:

Soru: Mimar Sinan’ın hangi davranışı onun adil ve dürüst olduğunu göstermektedir? Metnin içeriğinden hareketle açıklayınız.

Cevap:

Soru: Okuduğunuz metinden alınan aşağıdaki ifadeleri koşul-sonuç anlamı olacak şekilde tamamlayınız.

Cevap:

Yöneticiler ne yaptılarsa…
Benim yerimde olsaydın…
Bahçeyi vermekte bunca gecikmeseydim…

Söz Varlığımız

Soru: Okuduğunuz metinden yararlanarak noktalı yerlere cümlelerdeki altı çizili adları niteleyen, belirten uygun sözcükler getiriniz.

Cevap:

Karısıyla birlikte dikmişlerdi….ağacı.
Elma ağacı, meyveleriyle…çocuğu mutlu etmişti.
Selim Dede…yıl sabırla bekledi.
Selim Dede…sümbüllerini hemen tanıdı.
Selim Dede’ye…bir ev verdiler.
…bahçe sizin?

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 162

Soru: Aşağıdaki paragrafta koyu yazılmış adları durum, biçim, renk, sayı yönünden niteleyen ya da belirten sözcükleri belirleyiniz ve bu sözcüklerin altını çiziniz.

Ak sakallı mimarbaşı, bir sabah erkenden iki baştan birer katırın taşıdığı üstü deri kaplı kubbeli bir çadırı andıran tahtırevanıyla yokuşu tırmandı. Tahtırevanın iki yanında iki sıralı kollukçular, elde kılıç gidiyordu. Süslü giysili bir seyis de katırları yediyordu. Selim Dede, tahtırevanın bahçesinin önünde durduğunu görünce heyecanlandı. Padişah geldi sandı. Sırtını verdiği elmanın dibinde ayağa kalktı. Gelen mimardı. Ak sakallı yaşlı mimarı saygıyla karşıladı. Sinan, kollukçuları dışarıda tahtırevanın başında bırakmış, Dede’nin yanına yalnız başına gelmişti. Selam vererek toprağa çöktü. Selim Dede de oturdu. Bir süre ikisi de konuşmadı. Cıvıldaşan kuşların sesini dinlediler. Sessizliği Sinan bozdu:

Cevap:

Soru: Altını çizdiğiniz sözcüklerin metnin anlamına olan katkısını yazınız.

Cevap:

Varlıkların durumlarını, biçimlerini, renklerini bildiren; sayılarını belirten, belirli özelliklerini soran ve varlıkları işaret ederek gösteren; kimi zaman da belirttiği varlıklar hakkında kesin bilgi vermeyen sözcüklere sıfat (ön ad) denir. Sıfatlar, cümlede adlardan önce gelir. Adları niteler veya onların özelliklerini belirtir.
Bir sıfat ve addan oluşan sözcük grupları sıfat tamlaması olarak adlandırılır. Sıfat tamlaması birden çok sıfatla oluşturulabilir. Sıfat tamlamasında sıfatla onun nitelediği ya da belirttiği ad arasında noktalama işareti kullanılmaz ve sıfatlar çekim eki almaz.

Soru: Aşağıdaki cümleleri kutucuklarda verilen sıfatlardan uygun olanlarla tamamlayınız. Bu sıfatları cevap verdiği soruların karşılarına yazınız.

renk renk on bir bu dillere destan birçok biraz

Cevap:

Selim Dede’nin bahçesinde…laleler yetişiyordu.
Bu tepede …bir bahçe vardı.
….güç olsa da piyano çalmayı nihayet öğrendim.
Ben…yaşında iken…köyden ayrıldık.

Nasıl?:
Ne kadar?:
Hangi?:
Kaç?:

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 163

Soru: Akrabalık adı olan sözcükler (teyze, dayı, amca) küçük harfle başladığı hâlde “Selim Dede” yazarken “Dede” ifadesinde “Dede” sözcüğü neden büyük harfle başlamıştır? Bu sorunun cevabını TDK Yazım Kılavuzu’ndan araştırıp öğreniniz.

Cevap:

Konuşalım, Anlatalım

Soru: Metinde geçen aşağıdaki sözcük ve sözcük gruplarını kullanarak “Mimar olsaydım…” konulu bir konuşma yapınız.

tasarım-eser-ölümsüzleştirmek-ülke-arı gibi çalışmak-yapı-padişah-çini

Cevap:

Soru: Aşağıdaki mimari eserleri inceleyiniz. Yaptığınız araştırmada bu eserlerle ilgili edindiğiniz bilgileri sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız. Türkiye’deki tarihî değeri olan yapıların ve eserlerin, doğal güzelliklerin korunmasına yönelik önerilerinizi söyleyiniz.

Cevap:

Ölümsüzleşen Bahçe Metni Cevapları Sayfa 164

Düşünelim, Yazalım

Soru: Aşağıdaki metni okuyunuz. “Ben olsaydım nasıl yazardım?” düşüncesinden hareketle metni kendi ifadelerinizle yeniden yazınız.

BAHÇE

Tabiatın her güzelliğinde kalbimize gülümseyen bir anlam var. Bu kendi hâlinde, gösteriş düşünmeyen, kendiliğinden bir güzellik. Bir dere içinde, iki taş arasına sıkışmış bir çiçek, gözlerden uzak kuytu bir köşecikte öyle gelişir. Sanki kendi âleminde yalnız kendisi için güzeldir. Ne biz görelim diye doğmuştur ne bir başka varlık ona imrensin diye yaşar.
Bir bahar sabahı bahçenizde çalışıyorsunuz. Toprak yumuşak, kabarmış, sıcak; parmaklarınızla karıştırıyorsunuz. İşte bir cana değdiniz; bir tohum filizleniyor, kendiliğinden doğuyor. Sessizce, kimse duymadan çatlamış. Körpe, yeni göveren bir uç kendine yavaşça yol açıyor. Havaya, ışığa ulaşacak, güneşten payını isteyecek.
Ötede geçen yıl diktiğiniz bir fidan gülümsüyor. Tomurcuğu, yumuk dudaklar gibi. Biliyorum onun da bir sesi, bir dili var ama benim duyularımın dışında. Bu ses kendi güzelliğini mi över, bir şarkı mıdır, bir dua mıdır?
Bahçe, insanı yalnız bir gün, bir saat oyalamaz, bir ömür boyunca düşündürür, dinlendirir, eğlendirir. Yaşamak sanki onda özleşmiştir; günleri, ayları, yılları doludur, her an anlamlıdır. Bir bahçede baharı gözlerinizle görür, ellerinizle okşayabilirsiniz. Mevsimler dudaklarınıza kadar uzanır; bir demet çiçekle, bir tabak yemişle odanızı, sofranızı süsler. Yazın, kışın geldiğini ağaçlardan öğrenirsiniz.

Cevap:

ARAŞTIRALIM HAZIRLANALIM

Soru: Çeşitli kaynaklardan Kemal Sunal’ın sinema filmlerinde canlandırdığı karakterler hakkında bilgi edininiz.

Cevap:

***Ölümsüzleşen Bahçe metni cevapları Sayfa (156-157-158-159-160-161-162-163-164) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları
☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap