Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA

Selim’i Anarım Metni Cevapları (8. Sınıf Türkçe)

Selim’i Anarım metni cevapları ve soruları, Hecce Yayınları 8. sınıf Türkçe kitabı Sayfa 162-163-164-165-166-167-168-169 (Vatandaşlık Teması)

Selim’i Anarım Metni Cevapları

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 162

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

“Emek” kelimesi size neler çağrıştırıyor? Düşüncelerinizi söyleyiniz.

Cevap: Emek kelimesi bana bir amaca ulaşmak için gösterilen çabayı, sıkıntılara ve zorluklara katlanmayı; her ne kadar zor olsa da başarıya ulaştıran bir durum olduğu için güzel bir şeyi çağrıştırıyor.

Metni özetleyerek okuma stratejisine uygun olarak okuyunuz. Bunun için metni türünün özelliklerine ve noktalama işaretlerine dikkat ederek sessiz okuyunuz. Sessiz okuma sırasında aşağıdaki soruları cevaplayınız.

• Metinde anlatılan olay nedir?

Cevap: Emek kelimesi bana bir amaca ulaşmak için gösterilen çabayı, sıkıntılara ve zorluklara katlanmayı; her ne kadar zor olsa da başarıya ulaştıran bir durum olduğu için güzel bir şeyi çağrıştırıyor.

• Metindeki kahramanlar kimlerdir?

Cevap: Metnin kahramanları Selim, avukat, bürodaki çocuk, yargıç, tutanak yazıcısı, tapu fen memuru ve Selim’in karısıdır.

• Metinde anlatılan olay ne zaman, nerede geçmektedir?

Cevap: Metinde anlatılan olay, avukatın bürosu ve Selim’in tarlasında (Kilizman köyü) geçmektedir. Avukatın bürosundaki görüşmenin tarihi belli değildir ama tarladaki keşif için ayın 17’si ifadesi geçmektedir.

• Metnin serim, düğüm ve çözüm bölümünde neler anlatılmaktadır?

Cevap:

Serim, düğüm ve çözüm bölümlerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Serim: Selim’in elinde çiçekler ve sepetle avukatın bürosuna gelmesi.
  • Düğüm: Avukatla Selim’in çiçeklerle, büronun eski haliyle, çiçeklerle ilgili konuşmaları. Selim’in tarlayı güzel hale getirmek için yaptıklarını anlatması, keşif için tarlaya gidilmesi, Selim’in köy heyetine tarlada yaptıklarını anlatması, heyete ayran ikram etmesi ve yargıca çiçeklerden hediye etmesi.
  • Sonuç: Avukatın Selim’le üç yıl sonra karşılaştığını söyleyip Selim’le ilgili güzel şeyler söylemesi.

Selim’i Anarım

Selim, ikinci kez yazıhaneme gelişinde, bir elinde, güllerden, katmerlerden, aslanağızlarından, şebboylara kadar karışık bir demet çiçek, bir elinde zor taşıdığı bir sepetle geldi.
Yazıhanemden içeriye adım attıktan sonra eşiğin hemen önünde duruşu, her zaman gülen gözleri canlı devinimleriyle sağını solunu araştırışı hâlâ gözümün önünde.
“Hoş geldin,” dedim.
Uzun uzun selâmlaşmayı, hal hatır sormayı gereksiz görerek kısaca “Hoş bulduk” dedi, hemen ardından sordu: “Bir çanağın var mı?”
“Ne çanağı?”
Anlamama kalmadı, “Ha buldum!” diye sepeti kapının içinde bıraktı, elindeki çiçeklerle kitaplığın orta tarafında boş duran vazoya doğru atıldı:
“Vazo mu?”
“Vazo mazo, her neyse! Biz ona çanak deriz, kap deriz kısacası. Çiçekleri yerleştirelim, sen şimdi ona bak! Suyu da yok bunun!..”

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 163

Yanımda çalışan çocuğa döndü:
“Koş oğlum şunu doldur da gel!”
Çocuk vazo elinde yazıhaneden fırladı.
Boğum boğum nasırlı, kütleşmiş parmaklarıyla çiçek demetini çözmeye başladı. Mırıldandım:
“Niye zahmet ettin?”
Omuz silkti:
“Zahmet mi olurmuş? Bunlar benim bahçenin çiçekleri.”
Çocuk hemen döndü. Vazoyu onun önüne, yazı masasının üstüne bıraktı. O çiçekleri vazoya kendi eliyle yerleştirdi. Sonra iki adım geri çekildi. Çiçeklerin duruşuna baktı: “Nasıl? Bak gördün mü? Odanın görünüşü, havası değişti, daha bir keyifli çalışırsın şimdi…”
“Teşekkür ederim! Ben de severim çiçekleri, otursana!..”
Bana en yakın sandalyeye oturdu. Gözleri çiçeklerde…
“Bir adam çiçek, hayvan sevmedi mi at öylesini… Çok denenmiştir bu bizde… Sen çiçek seversin belli…”
Yine yazıhanemi gözden geçirmeye başladı:
“Güzel olmuş!., diye yineledi. (…)”
“Ne saklıyayım geçen gelişimde sevmedim, beğenmedimdi burasını! Karanlıktı, haraptı! Şimdi güzel olmuş!”
Eski bir deponun ön kesiminde, depodan bağdadi bölmelerle ayrılmış harap bir odaydı işe başladığım sırada yazıhanem. Elime biraz para geçince bağdadi bölmeleri, tavam, tabanı değiştirdim, duvarları, kapı pencereleri yağlı boya ile boyattım. O gün bir de üstelik hava güneşliydi. Dört bir yan aydınlık, ışık içindeydi.
“İnsan oturduğu yeri gönendirmeli!”
“Ne yaparsın? dedim. Her şey zamanla… Yavaş yavaş…”
“Böylesi daha iyi! Ellerini sürdü önüme: Hep yavaş yavaş bulduk ne bulduksa! Hep bunlarla bulduk! Bizimkisi daha iyi! Sen yüreğini bozma, hazırın tadı yok!..”
Kahveler geldi.
“Davanı sormuyorsun?”
“Nesi var soracak?”
Tapu çıkaracaktık on dönüm tarlasına.
“Sen her ne gerekirse yapmışsındır elbet! Ben bir ihtiyacın var mı diye yoklamaya geldim, o kadar! Aklına başka şey gelmesin hani… Masraf falan ne lâzımsa söyle, çekinme…” “İnce adamsın Selim!” demek geldi içimden. Demedim. “Ayın onyedisinde keşif var, mahkeme kurulu ile geleceğiz!”
Gözleri sağını solunu tarıyordu yine.
“Senin bu yazıhanenin eski hali, ilk gördüğüm hali var ya bey? Hatırladın mı?…” “Evet…”
“Benim tarla aldığımda ondan da beterdi. Hayvanını bağlamazdı kimse. İyi oldu geleceğiniz! Şimdi gelin de görün…”
“Önümüzdeki ayın onyedisinde…”
“İyi işte… O zaman gelince görürsünüz. Aldığımda ekildiğini gören hatırlayan yoktu. Yaz kış su basardı. Kovalık, yılan, kurbağa yatağıydı mübarek! Ama gözüme kestirmiştim bir kere! Sığırtmaçtım ben. Sonrasında gündelikçiydim. Karı koca yemedik, içmedik, sabah

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 164

akşam nerde kimin tarlasında iş varsa gittik, dişten tırnaktan artırdık, zorla üç beş kuruş sahibi olduk! Aradım buldum tarlanın mirasçısını, adamı Ödemiş’ten aldım geldim, her masrafını çektim, heyete varıp bir senet imzalamaya zor gönlünü ettim. Hani neredeyse, al senin olsun diyecekti bana…”
“Delisin dediler bana!” Güldüler! Bir yere kötü mü, Selim”in tarlası gibi derlerdi. (…) “Sen etrafın güldüğüne bakma! Onlar babadan dededen hazır tarlaya konmuşlar sana bana gülerler elbet!” Âlem bir sürerdi tarlasını biz beş sürerdik, altı sürerdik. Gülerlerdi o zaman! Ama gel de şimdi gör!…”
“Göreceğiz kısmetse…”
“Bütün Kilizman’da üstüne başka tarla varsa o zaman! O gülenlerin hepsinin gözü benim tarlada şimdi…”
Gitmek için kalktı.
“Başını ağrıttım. İşin vardır…”
Kapının yanında bıraktığı sepetin başında durdu.
“Bunlar benim bahçenin domatesleri, sana getirdim!”
Utandırıyordu beni. Sitem ettim:
“Oldu mu bu yaptığın? Sen benim hakkımı ödedin!”
“Hak mı bu? Hediye! İtalyan fidanı bunlar. Bu cinsi para da versen başka yerde bulamazsın… Çocuk evin yolunu göstersin de gideyim sepeti boşaltayım…”
Günü gelince yargıç, tutanak yazıcısı, tapu fen memuru bir taksiye dolduk, Selim’in tarlasına gittik.
Damının önünde, asmanın altında, masa, sandalyeler hazırlanmıştı bize. Oturup yerleştik.
Selim yanıbaşındaydı:
“Bu gördüğün dam var ya?”
“Evet?”
Badanalana badanalana, kat kat sıvası kireç tutmuş tek katlı küçük dam, arkasında arabalık, ahır, samanlık…
“İlkin damı yaptık, karı koca başımızı soktuk! Sırası geldi ahin ekledik, samanlığı ekledik, arabalığı ekledik…”

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 165

Damın önünde iki köşede iki asma yetiştirmişti. Dört tarafta beyaz badanalı tenekeler, saksılar içinde küpe çiçekleri, ortancalar, karanfiller. Tarhlarda ıtırlar, sardunyalar, katmerler, şebboylar, akşamsefaları, daha türlü çiçekler…
“Bunları hep biz diktik, biz yetiştirdik…”
Yargıç tanıkları dinledi. Ardından fen memuru ile tarlayı ölçmeye çıktık.
Kına gibi derler o taraflarda iyi işlenmiş topraklara. Selim’in bahçesi kına gibiydi. Dört yanında su basmasın diye bele kadar hendekler açmıştı tarlasının. Damının hemen üç beş adım ötesinde bir kuyu açmış, bir motor oturtmuştu. Motordan iki bilek kalınlığında gür bir su fışkırıyor, arıklara yollanıyordu.
“Görüyorsun ya, komşu tarla ne halde! Kovalık, bataklık, burası da öyleydi aldığımda. Bu hendekleri, bu kuyuyu, bu motoru hep yavaş yavaş zamanla bulduk, bu ellerle…”
Ölçü tamamlandı. Asmanın yanında bizi bekleyen yargıcın yanma döndük. Yapacak başka işimiz kalmamıştı. Yargıç kalkmak istedi. Selim bırakmadı.
“Bizim için yoruldun Hâkim Efendi, bir ayranımızı iç…” Karısı damın kapı aralığından, kalaylı bir tepsi içinde, dilim dilim kestiği olgun, iri bir karpuz, kuyuda soğuttuğu bir güğüm ayran, dantelli beyaz örtülü daha küçük bir tepsi içinde birkaç bardak uzattı.
“Bu ne zahmet, dedi yargıç, sonra ekledi: “Ortancaların güzel, bütün çiçeklerin güzel, bahçen çok güzel! Selim Efendi…”
Bundan çok hoşlanacağı söz olamazdı Selim’in:
“Sahi sevdin mi Hâkim Efendi? Sevdinse şimdi tam zamanı, ortancalardan, küpelerden aşlar getiririm sana…”
Yargıç çekinirdi böyle şeylerden.
“Bahçende durduğu daha iyi, biz memuruz, bugün burda yarın orda. Kim taşıyacak?” Selim”in gizli kapaklısı yoktu hiç:
“Benim davamda niza yok, itiraz yok Hâkim Efendi! Ne çekiniyorsun? Beğendin sevdinse iste, hatırım olur. Giderken götüremezsen komşuna verirsin…”
Yargıç güldü: “Sen bilirsin öyleyse, dedi, zahmet olmazsa getir…”
Selim’le üç yıl sonra son olarak Yalı kahvelerinin önünde karşılaştık.
(…)
Her ayak bastığı yere güller, asmalar diken, her dost bildiğine katmerler, ortancalar götüren Selim! Yurdumuzun neresinde işlenmemiş bir parça toprak, gen bir tarla görsem seni anarım! “Selim olsa, derim, bu tarla Selim’in eline geçse!..”

Necati CUMALI (1921-2001)

Yunanistan’da doğdu. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Batı Trakya Türkleri ile Batı Anadolu Rumları arasındaki değişim sırasında ailesi ile İzmir’e yerleşti. 1932’de Urla Şehit Kemal İlkokulundan, 1935’te İzmir Erkek Muallim Mektebinden, 1938’de ise İzmir Atatürk Lisesinden mezun oldu. Ankara Hukuk Fakültesinden 1941’de mezun oldu. İlk şiir kitabı Kızılçullu Yolu yayımlandı. Şiirin yanı sıra anlatı türlerine de yönelen Cumalı, ilk öyküsü Aysız Geceler’i 1945’te yayımladı. 1962’de yayımladığı Susuz Yaz’da, köy ve köylü sorunlarına değindi. İlk romanı Tütün Zamanı 1959’da yayımlandı. Tiyatro türünde de eserler veren Necati Cumalı’nın ilk oyunu ise Boş Beşik adlı eseridir.

1. ETKİNLİK

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 166

Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız. Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.

Cevap:

Kelime/Kelime Grubu: Tarh
Tahminî Anlamı: Çiçek yetiştirilen yer
Cümlem: O çiftlikteki tarhlar çok bakımsızdı

Kelime/Kelime Grubu: Gen
Tahminî Anlamı: Büyük
Cümlem: Tarlada oluşan obruk gen bir boşluk oluşturmuş.

Kelime/Kelime Grubu: Niza
Tahminî Anlamı: Anlaşmazlık
Cümlem: Davada iki taraf arasında bir niza vardı.

2. ETKİNLİK 

Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

1. Selim, ilk gelişinde avukatın iş yerini neden sevmemiştir?

Cevap: Karanlık ve harap gözüktüğü için sevmemiştir.

2. Selim, tarlayı almadan önce tarla ne hâldeydi?

Cevap: Çok bakımsızmış, kimse hayvan bağlamazmış, kimse ekip biçmezmiş, kovalık, yılan ve kurbağa yatağıymış; tarlayı yaz kış su basarmış.

3. Karısıyla birlikte çalışan Selim, tarlada ne gibi değişiklikler yapmıştır?

Cevap: Önce damı yapmış sonra da ahır, samanlık ve arabalığı eklemişler. Sonra her yere çiçek dikip yetiştirmişler. Tarlayı su basmasın diye dört yanına hendekler kazmışlar. Su kuyusu açıp aradan çıkan suyla tarlayı sulamışlar.

4. Avukat, Selim’in tarlasını neye benzetmiştir? Neden?

Cevap: Avukat, Selim’in tarlasını “kına gibi” topraklara benzetmiştir, çünkü çok iyi işlenmiş ve verimli hale getirilmişti.

5. Avukat niçin Selim’i anmaktadır?

Cevap: İşlenmemiş bir tarla gördüğünde aklına Selim geliyor. Selim kendi tarlasını çok kötü bir durumdan çok iyi bir hâle getirdiği için o tarlayı da Selim olsa ne güzel hâle getirirdi diye düşünüyor.

3. ETKİNLİK 

Okuduğunuz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.

Cevap:

Metnin Konusu: Tarlasına tapu almak isteyen Selim’in tarlasında yaptığı güzel işler.
Metnin Ana Fikri: İnsan istedikten sonra en kötü yerleri bile çok güzel bir duruma getirebilir, yeter ki bunu istesin.

4. ETKİNLİK 

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 167

Okuduğunuz “Selim’i Anarken” adlı metindeki hikâye unsurlarını belirleyerek aşağıya yazınız.

Cevap:

Yer: Avukatın bürosu, Selim’in Kilizman köyündeki tarlası ve oradaki evi. Ayrıca parçanın sonunda yazarın Selim’le karşılaştığı yer olarak Yalı kahvelerinin önü ifadesi geçmektedir.

Zaman: Zaman net belirtilmemiştir, heyetin keşif için tarlaya gitmesi için ayın 17’si ifadesi kullanılmıştır. Parçanın sonunda da üç yıl sonra ifadesi geçmektedir.

Kişiler/Varlıklar: Kişiler; Selim, avukat, bürodaki çocuk, yargıç, tutanak yazıcısı, tapu fen memuru ve Selim’in karısıdır. Varlıklar; yazıhane, çiçekler, sepet, vazo, sandalye, kahve, tarla, domates, masa, ayran, tepsi dam, ahır vb.dir.

Olay Örgüsü:

  • Selim’in avukatın yazıhanesine gelmesi
  • Çiçeklerle, avukatın yazıhanesinin eski ve yeni hali ve tarla ile ilgili konuşmaları. Selim’in tarlayı çok kötü bir hâlde alıp orayı güzel hale nasıl getirdiğini anlatması
  • Keşif heyetinin Selim’in tarlasına gitmesi
  • Selim’in heyete de tarlada neler yaptığını anlatması
  • Selim’in yargıca aşı için çiçeklerden hediye etmesi
  • 3 yıl sonra avukatla Selim’in karşılaşması

5. ETKİNLİK 

Okuduğunuz metindeki gerçek ve kurgusal unsurları tespit ediniz. Tespit ettiğiniz gerçek ve kurgusal unsurları aşağıya yazınız.

Cevap:

Gerçek Olabilecek Unsurlar:

  • Coğrafi isimler (Ödemiş, Kilizman) gerçek yerleri ifade edebilir.
  • Bahsedilen işler (yargıç, tutanak yazıcısı, tapu fen memuru) ve prosedürler (keşif, mahkeme, tanıklık) gerçek dünyadaki prosedürleri yansıtıyor olabilir.
  • Tarım ve bahçecilikle ilgili detaylar (tarla ekimi, su basması, drenaj hendekleri, domates fidanları) gerçekçi ve somut bilgilere dayanıyor olabilir.
  • İtalyan domates fidanları gibi detaylar gerçek dünya bilgisine dayanabilir.

Kurgusal Olabilecek Unsurlar:

  • Selim ve diğer karakterler: Bu isimler ve karakterlerin özellikleri yazarın yarattığı kurgusal karakterler olabilir.
  • Selim’in bahçesi ve tarlası ile ilgili anlatılan hikâye: Bu, yazarın hayal ürünü bir hikâye olabilir.
  • Diyaloglar ve karakterlerin içsel düşünceleri: Bunlar genellikle yazarın yaratıcılığı ile şekillenen kurgusal unsurlardır.

6. ETKİNLİK 

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 168

Aşağıda metinde geçen deyimler verilmiştir. Deyimlerin karşılarında verilen anlamlardan doğru olanı işaretleyiniz ve deyimleri kendi cümlelerinizde kullanınız.

gözüne kestirmek

→ a) Başarabileceğini ummak.
→ b) Dalgınlıkla görmemek.

Cevap: Ali bu zor sınavı gözüne kestirmişti, iyi bir puan alacağından emindi.

gönlünü etmek

→ a) Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelmek, eğinmek, meyletmek.
→ b) Birini razı ve hoşnut etmek.

Cevap: Siz gidin ben babamın gönlünü ederim.

başım ağrıtmak

→ a) Başına büyük bir dert almak.
→ b) Gereksiz sözlerle birini bunaltmak.

Cevap: Başını ağrıttığımı biliyorum ama bunu birisine anlatmalıydım.

ayak basmak

→ a) Bir yere varmak, ulaşmak.
→ b) Deniz, göl vb.nden karaya çıkmak.

Cevap: Nihayet Türkiye topraklarına ayak bastık.

7. ETKİNLİK 

Selim’i Anarım Metni Cevapları Sayfa 169

Sınıfınızda “emek”, “tembellik” ve “çalışkanlık” kelimelerinin size çağrıştırdıklarıyla I ilgili bir konuşma yapınız. Konuşmanızda eleştirel konuşma stratejisini uygulayınız. Konuşmanızda ele aldığınız konuyu olumlu ya da olumsuz yanlarıyla, tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirerek farklı fikirler ve yaklaşımlar üretiniz. Konuşmalarınızda uygun geçiş I ve bağlantı ifadeleri kullanmaya özen gösteriniz.

Cevap:

“EMEK VE KARAKTER: TEMBELLİKTEN ÇALIŞKANLIĞA BİR BAKIŞ”

Saygıdeğer hocam ve sevgili arkadaşlarım,

Bugün burada, günlük yaşantımızın ve kişisel gelişimimizin temel taşlarından “emek”, “tembellik” ve “çalışkanlık” kavramları üzerine düşüncelerimi paylaşmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu üç kavram, toplumumuzda ve eğitim hayatımızda sürekli karşılaştığımız, hatta zaman zaman etiketlendiğimiz sıfatlardır. Ancak bu sıfatların her birini tarafsız bir bakış açısıyla, hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle ele almak istiyorum.

Öncelikle “emek” kavramı ile başlayalım. Emek, genellikle olumlu bir nitelik olarak görülür. Bir hedefe ulaşmak için sarf edilen çaba, yani alın teri dökmek, bizleri başarıya götüren yoldur. Emek, aynı zamanda karakterimizin bir göstergesidir; ancak burada bir eleştiri noktası geliştirilebilir. Emek vermek her zaman en iyi sonuca ulaştırır mı? Yoksa bazen aşırı çaba, yanlış yönlendirilmiş emek, bizleri yanılgıya mı sürükler? Bu sorular, emeğin sadece niceliksel değil, niteliksel yönünün de önemini vurgular. Dolayısıyla emeğimizi doğru yönde ve doğru miktarda kullanmak, hayati önem taşır.

Tembellik ise genel kanının aksine, her zaman olumsuz bir özellik olarak değerlendirilmemelidir. Tembellik, yaratıcılığın ve verimliliğin düşmanı olarak görülse de, bazen bize dinlenmek için zaman tanır ve bu da düşünme sürecimiz için gereklidir. Thomas Edison’un da dediği gibi, “Bir şeyi yapmanın yüz yolu varsa, bu yolların doksan dokuzu tembellikten geçer.” Tembelliğin bize zarar verdiği yer, hedeflerimizden bizi uzaklaştırdığı ve kişisel gelişimimizi engellediği andır. Bu nedenle tembelliğin dozunu iyi ayarlamak gerekir.

Son olarak, “çalışkanlık”; her ne kadar olumlu bir özellik olarak görülse de, bu da kendi içinde dengelenmesi gereken bir özelliktir. Aşırı çalışkanlık, tükenmişlik sendromuna ve hayattan zevk alamamaya yol açabilir. Denge, burada da kilit kavramdır. Çalışkan olmak, başarı ve kişisel tatmin getirir; fakat bunun yanı sıra hayatın diğer yönlerini ihmal etmemek, “çalışmak” ile “yaşamak” arasında sağlıklı bir denge kurmak önemlidir.

Kapanış olarak, “emek”, “tembellik” ve “çalışkanlık” kavramlarını değerlendirirken, her birinin hem faydalı hem de zararlı yönleri olduğunu kabul etmeliyiz. Bize düşen görev, bu özellikleri uygun bir şekilde dengelerken, kişisel ve toplumsal gelişimimiz için en verimli yolu bulmaktır. Katılımınız için teşekkür eder, sağduyu ve dengeli bir yaklaşım ile her birinizi başarılı bir gelecek için çabalamaya davet ediyorum.

8. ETKİNLİK 

Aşağıya “serbest yazma” yöntemini kullanarak seçeceğiniz bir konuda masal yazınız, j Metni yazarken yazım kurallarına uymaya özen gösteriniz. Bu amaçla yazım kılavuzundan yararlanabilirsiniz. Metninizi gözden geçirirken varsa metninizdeki yazım, noktalama i1 hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.

Cevap:

YILDIZLARIN DANSI

Bir varmış, bir yokmuş; gökyüzünün en kuytu köşesinde, Yıldızlar Ülkesi’nde küçücük bir yıldız yaşarmış. Adı Lumi imiş. Lumi, her gece arkadaşlarıyla birlikte gökyüzünde dans eder, karanlık göğü ışıklarıyla aydınlatırlarmış. Ancak Lumi, diğer yıldızlar kadar parlak olmadığı için, kendini sık sık üzgün hissedermiş.

Bir gün, Yıldızlar Ülkesi’nin bilge kralı, Yıldız Kral, Lumi’yi yanına çağırmış. Lumi’ye demiş ki: “Her yıldızın kendine has bir ışığı ve zamanı vardır. Senin ışığın da, sabırla ve umutla, en doğru zamanında parlayacak.”

Lumi, Kral’ın bu sözleri üzerine, parlaklık peşinde koşmayı bırakıp, kendi ışığını bulmaya karar vermiş. Her gece, kendini geliştirmeye, daha fazla öğrenmeye ve gökyüzünün güzelliklerini keşfetmeye adamış.

Zaman geçmiş, mevsimler değişmiş ve bir gece, çok özel bir şey olmuş. Gökyüzünde büyük bir meteor yağmuru başlamış. Tüm yıldızlar, meteordan gelen ışığın gölgesinde kaybolmuşken, Lumi’nin sabrının ve umudunun ışığı sonunda parlamış. O gece, Lumi, kendine has, sıcak ve nazik ışığıyla tüm gökyüzünü aydınlatmış. Diğer yıldızlar hayranlıkla ona bakmışlar ve onun da ne kadar özel olduğunu anlamışlar.

Lumi o gece anlamış ki, her yıldız kendi zamanında ve kendi yolunda parlar. Ve o zamandan sonra, Lumi hiç üzülmemiş, çünkü biliyormuş ki; her yıldızın, hatta en küçük yıldızın bile, gökyüzünde özel bir yeri varmış.

Ve böylece, Lumi ve arkadaşları, her gece gökyüzünde, yıldızların dansını sürdürmeye devam etmişler. Her biri kendi ışığında, kendi hikayesini yaratıyormuş. Hep birlikte parlayarak, dünyaya umut ve ışık saçmaya devam etmişler.

Ve eğer bir gece gökyüzüne bakarsanız, belki siz de Lumi’yi görebilir ve onun hikayesini hatırlayarak, kendi içsel ışığınızın peşinden gitmeye cesaret bulabilirsiniz.

Ve Lumi’nin hikayesi burada bitmiş, ama sizin hikayeniz, her yeni gecede, yıldızlarla birlikte yeniden başlamakta…

***Selim’i Anarım metni cevapları Sayfa (162-163-164-165-166-167-168-169) hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz.

Türkçe Ders Kitabı Cevapları
☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
3
love
1
happy
1
clap
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

1 Yorum

Yorum Yap